Raymond McConoly – 18 Ocak 2021
Rusya, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) doğuya doğru genişlemesini güvenliğine yönelik bir tehdit olarak görüyor. Rusya, NATO’nun Doğu Avrupa ve daha geniş kapsamda Karadeniz Bölgesine yayılmasına karşı stratejik dengeyi korumak için Kırım’ı ilhak ettikten sonra Sevastopol Deniz Üssü’ndeki Karadeniz filosunu güçlendirdi. Deniz üssünde konuşlandırılan savaş gemilerinin sayısı 34’ten 49’a, toplam denizaltı sayısı ise 1’den 7’ye çıktı.
Filoya, altı yeni denizaltı, Kalibr seyir füzeleri ile donatılmış üç yeni Amiral Grigorovich sınıfı fırkateyn, ayrıca Kalibr füzeleriyle donatılmış dört korvet katıldı. Karadeniz Filosu için 3 fırkateyn, en az 13 korvet ve 2 çıkarma gemisinin de üretimde olduğu ilan edildi.
Kırım’ın ilhakı sonrası diğer büyük askeri endişe, Kırım’a kurulabilecek Rus ufuk ötesi sensör sistemlerinin neredeyse tüm Karadeniz’i kapsayabilmesidir. 2014 ve 2015 yıllarında Rus karadan havaya füzeleri Kırım’a yığılmaya başlandığında, uzun menzilli erken uyarı, hedef tespit ve hedef nişan radarları dahil hava savunma radarları da çoğalmaya başladı. Moskova ayrıca, Sivastapol’da konumlandırıldığında neredeyse tüm Karadeniz’i kapsayan aktif ve pasif bir arama ve hedefleme radarı olan Monolith-B radar sistemine geçti.
Sistem, yaklaşık 450 kilometrelik pasif bir algılama menziline sahip ve Rus ordusuna Karadeniz’de faaliyet gösteren yabancı su üstü gemilerinin konumlarının gerçek zamanlı mükemmel bir resmini sunmakta. Artan sayıda sabit kanatlı savaş uçağı, Sevastopol yakınlarındaki Belbek Havalimanı’nda ve Kırım’ın başka yerlerinde de konuşlandırılıyor. Moskova ayrıca 300 kilometre menzile sahip P-800 Oniks gemi karşıtı seyir füzesiyle donanmış Bastion-P kıyı savunmasını da kullanıyor.
Karadeniz’de Rus askeri gücünün büyümesi, bölgesel deniz hakimiyetini Moskova’nın lehine değiştirdi. Ancak Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ve yeniden askerileştirmesi, Moskova’da yeniden ortaya çıkan bir güvenlik ikilemi oluşturdu ve onu Karadeniz’deki NATO ülkeleriyle karşı karşıya getirdi.
Rusya Karadeniz’i daha uzaktaki operasyonlar için bir platform olarak kullanmakta. Kırım’ın kontrolü, Rusya’nın Karadeniz’i Doğu Akdeniz’de deniz operasyonları başlatmak ve desteklemek için bir platform olarak kullanmasına izin vermekte.
Rusya’nın stratejisi, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve ABD’nin Doğu Akdeniz’deki deniz üstünlüğüne meydan okumak ve Rusya’nın güney kanatlarını korumak için Akdeniz’in coğrafyasını kullanmaktır. Rusya, Akdeniz’deki deniz varlığını sürdürmeye ve genişletmeye, aynı zamanda da NATO’nun Orta Akdeniz’deki hakimiyetine itiraz ederek limanlara ve üslere genişletilmiş erişimini güvence altına almaya çalışmaktadır.
Yakın ve orta vadede, Rus Donanmasının rolü, Doğu Akdeniz’deki ABD ve NATO operasyonlarını sınırlamak için caydırıcı bir güç olarak hizmet etmek ve Karadeniz üzerinden Rusya’nın anavatanına yönelik girişimler için ileri savunma sağlamak olacaktır. Geleneksel deniz saldırı grupları yerine seyir füzesi kabiliyeti ile rakiplerinin bölgesini risk altında tutma kabiliyeti sayesinde bir miktar güç projeksiyonuna sahip olacak.
NATO’nun Karadeniz üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle, ittifak tarafından kararlaştırılan bir Karadeniz stratejisi bulunmamakta. NATO hala Rusya’yı bir tehdit olarak görmekte. Rusya’nın Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki deniz gücünü akıllıca kullanması NATO için tehdit seviyesini yükseltti.
Soğuk Savaş sırasında NATO’nun operasyon planları, Karadeniz’deki Sovyet Donanmasını ve amfibi gücünü etkisiz hale getirilmesi görevi Türk Denizaltılarına verilmekteydi. Peki Türkiye bugün Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki Rus kuvvetleri karşısında denge kurabilir mi?
S-400 tedariki nedeniyle Türkiye ve ABD’nin bazı sorunları var, ancak Türkiye hala NATO’nun en önemli üyelerinden biri. Türkiye, yerli silahlı insansız hava araçları geliştirdi, böylece Libya, Suriye sahasında askeri denge değişti. Atmaca güdümlü füze ve Gezgin seyir füzesi, Türk Deniz Kuvvetlerinin ateş gücünü artıracak. Ağ merkezli harp konsepti sayesinde, platformlar arasında gerçek zamanlı resim aktarım imkânı kazanıldı.
Ayrıca son yıllardaki Türk Savunma Sanayisinin en önemli projelerinden biri de Havadan Bağımsız Tahrik Sistemli Denizaltı Projesi’dir. Bu proje tamamlandığında Türk Deniz Kuvvetleri sessiz, tespit edilmesi çok zor ve 3 hafta su altında kalabilecek denizaltılara sahip olacak. Söz konusu denizaltılar Gezgin seyir füzesi ile donatılırsa Türk Deniz Kuvvetleri kıyıların derinliklerine denizden gizlice girme yeteneği kazanacak. Havadan bağımsız tahrik sistemlerine sahip denizaltıların tespit edilmesi oldukça zordur. Bu tür denizaltılar, yüzey savaş gemilerinin serbest dolaşımını kısıtlar.
AIP-Havadan Bağımsız Tahrikli denizaltıları, kıyı hedefleri için tehdit oluşturmanın yanı sıra Karadeniz’deki Rus denizaltıları için de tehdit oluşturacak. Lada sınıfı denizaltı projesindeki başarısızlıklar nedeniyle Rusya’da şu anda AIP denizaltısı bulunmuyor. Rusya, devasa askeri gücüne rağmen, Türkiye’nin AIP denizaltılarına karşı savunmasız görünüyor.
Türkiye’nin havadan bağımsız sevk denizaltılarının konuşlandırılması halinde, Rusya’nın Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki deniz gücünü NATO’ya karşı kullanımını engellemek mümkün olacaktır. Türkiye, ağ merkezli harekat konseptinde Gezgin seyir füzeleri ile donatılmış havadan bağımsız sevk denizaltıları ile Rus Deniz Kuvvetlerinin Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki operasyonel etkinliğini azaltabilir.
Yazının orjinali:
https://navalnews.net/will-turkish-aip-submarines-with-gezgin-cruise-missiles-increase-natos-dominance-against-russia-black-sea/?amp&__twitter_impression=true
Çeviri: Ayça Tola
© 2022 Mavi Vatan - Yeni Nesil Medya