Seferi Aktarım Gemisi (ESD)
Seferi Aktarım Gemisi (ESD) çok yüksek esnekliğe sahip bir platformdur ve Seferi Seyyar Üs (ESB) gibi çoklu harekât safhalarını destekleyen geniş aralıktaki askeri harekatlarda kullanılabilir. Seyyar bir deniz üssü gibi hareket ederek önceden konumlandırılmış ekipman ve esnek bir dağılımla kuvvetlere ve malzemelere erişilmesini sağlayan kritik altyapının bir parçasıdır. Bu gemiler ilk önceleri Seyyar Çıkarma Platformu (MLP) ve ardından MLP Yüzer İleri Üssü (AFSB) olarak adlandırılmıştı. Eylül 2015’te, Deniz Kuvvetleri Sekreteri, geleneksel üç harfli tanıtıcılara uyum sağlamak üzere, bu gemileri yeniden sınıflandırmıştır. Bu gemilerin tasarımı “General Dynamics National Steel and Shipbuilding Company” (NASSCO) tarafından inşa edilen Alaska sınıfı ham petrol tankerine dayanmaktadır. Ticari tasarımların kullanılması, tasarım stabilitesi ve daha düşük geliştirme maliyetleri sağlamaktadır.
USNS Montford Point (T-ESD 1) ve USNS John Glenn (T-ESD 2) çekirdek ekipman aktarım isterlerini desteklemek üzere, bir vasıta kademelendirme alanı, vasıta transfer rampası, büyük yanaşma usturmaçaları ve üç adede kadar Hava Yastıklı Vasıta hattından oluşan Çekirdek Yetenek Seti ile konfigüre edilmiştir. 15 deniz mili devamlı süratle 9,500 deniz mili menzile sahip, yaklaşık 80.000 tonluk 239 m uzunluktaki bu gemiler, gemi yeteneğini azamiye çıkarmak için dalma/çıkma teknolojisi ve yeniden değiştirilebilir görev güvertesi kullanmaktadır. İlave olarak, gemilerin boyutu 25,000 fit kare vasıta ve ekipman istifleme alanına ve 380,000 galon JP-5 yakıt depolamaya imkân vermektedir. Montford Point (T-ESD 1) ve John Glenn (T-ESD 2) ABD Deniz Kuvvetleri’ne teslim edilmiş olup Askeri Taşımacılık Komutanlığı (Askeri Taşımacılık Komutanlığı) tarafından işletilmektedir.
Montford Point Sınıfı Seferi Aktarım Gemilerini Özellikleri:
- Uzunluk: 239.3 Metre (785 fit)
- Genişlik: 50 Metre (164 fit)
- Draft: 9 Metre (tam yükle); 12 Metre (yük hattı)
- Sürat: 15+ kts
- Ana Tahrik: Ticari Dizel Elektrik Tahrik, 4 × MAN/B&W orta hızlı dizel makina, 24MW dizel elektrik donanımı, çift pervane, 2MW azimut baş iticiler
- Menzil: 9,500 deniz mili
- Deplasman: Tam yüklü 78,000 ton
- Mürettebat: 34 Askeri Taşımacılık Komutanlığı personeli
Montford Point Sınıfı Seferi Aktarım Gemiler:
- (T-ESD 1) USNS Montford Point (14 Mayıs 2013 tarihinde göreve başlama-halen aktif)
- (T-ESD-2) USNS John Glenn (12 Mart 2014 tarihinde göreve başlama-halen aktif)
Seferi Aktarım Gemisi konsepti, hedef bölgesinin açığında önceden konumlandırılmış yüzer bir üs ya da aktarım istasyonu gibi davranarak amfibi bir gücün “deniz üslenmesini” sağlayan büyük bir yardımcı gemidir. Birlikler, ekipmanlar ve kargo büyük draftlı gemilerle ESD’ye aktarılacak, buradan düşük draftlı tekneler, Hava Yastıklı Araçlar (LCAC) veya helikopterler ile sahile taşınacaklardır. Vasıtaları daha büyük gemilerden ESD’ye aktarmak için vasıtalar bir Vasıta Aktarım Sistemi ile donatılmış olacaktır: iki gemiyi birbirine bağlayan ve hareket halinde iken her iki geminin hareketlerini karşılayabilecek bir rampa.
General Dynamics tarafından yapılan bir ön tasarım altı LCAC taşıyan, aynı anda iki çıkarma aracını kıç taraftan döndürebilen (havuz, çıkarma ya da yükleme, sonra da bırakma) bir gemi öngörmekteydi. ESD’ler tugay büyüklüğündeki bir kuvvete ev sahipliği yapabilecek, 20 kts sürate ve azami 9,000 deniz mili menzile sahip olacaktı. Her bir gemi 1.5 milyar dolara inşa edilecekti, ancak 2011 yılında savunma bütçesinde yapılan kesintiler tasarımın 2009 ortasında küçültülmesine neden oldu.
General Dynamics, sivil Alaska-sınıfı petrol tankerini (inşa eden yan kuruluşu National Steel ve Shipbuilding Company) bir “’Hafif’ ESD’” için dalma/çıkma vasıtasına dönüştürülen tasarıma sahip uygun bir temel olarak tanımladı ve gemi başına maliyeti 500 milyon dolar olarak hesapladı. Düşen maliyetin bir parçası olarak, ana geminin ESD’ye doğrudan yanaştırılmasına karar verilerek Vasıta Aktarım Sistemi iptal edildi ve LCAC sayısı üçe düşürüldü.
Mart 2013’te Deniz Kuvvetleri Komutanı Jonathan Greenert, ESD-Seferi Seyyar Üs (ESD-ESB) ile ilgili bir sunumda, daha fazla insan alabilen, yarı-dalış yapabilen güverte üzerinde bir hangara ve büyük uçuş güvertesine sahip bir ESD varyantı önerisini gösterdi. Bu, ilk olarak Ocak 2012’de, USS Ponce gemisinin bir ara AFSB(I) (ESB)’ye dönüştürüleceği duyurulduğu sıralarda ortaya çıkmıştı. ESD-ESB, özel kuvvetleri desteklemek ve helikopterler, MV-22 Osprey’ler ve hatta F-35B’ler için bir üs olarak istihbarat toplamak için kullanılabilirdi, ancak Ponce gemisinin ana rolü mayın tarama için kullanılan MH-53E Sea Dragon helikopterlerinin kullanımı olacaktı. Mart 2013 itibarıyla ESD’nin “bazı varyasyonları” dikkate alındı; ESB, 2.5 milyar dolarlık “büyük güverteli” bir amfibi geminin görevlerinin çoğunu bu fiyatın dörtte birine yapabilirdi.
Seferi Deniz Üssü (ESB)
İlk iki Seferi Aktarım Gemisi’nden farklı olarak ESB-3 ve ESB-4, özel kuvvet görevleri, korsanlıkla/kaçakçılıkla mücadele harekatları, deniz güvenliği harekatları ve mayın temizleme ile insani yardım ve doğal afet yardım görevlerini destekleyecek şekilde Seferi Deniz Üssü (ESB) olarak hizmet vermektedir. Bu genişletilmiş rolleri desteklemek üzere ESB’lerde sivil gemicilere ilave olarak askeri birlikler de bulunacaktır.
ESB platformları, ABD Donanması’nın daha zor görevleri için yüksek değerli amfibi gemileri ve suüstü harp gemilerinin görevlendirilmesine imkân vermek üzere düşük yoğunluklu görevleri desteklemek üzere tasarlanmıştır. Bu ESB varyantları, Orta Doğu’da ve Pasifik Okyanusu’nda harekât icra etmek üzere planlanmışlardır.
İlk iki Seferi Aktarım Gemisi gibi T-ESB-3 ve T-ESB-4 genel tasarımı da sivil Alaska-sınıfı petrol tankerine dayanmaktadır. Her iki ESB varyantı da mayın tarama, özel harekât ve diğer keşif harekatları için destek imkanları ile donatılacaktır. Görevle ilgili ilave 298 personeli desteklemek üzere bir konaklama barcı (barge) taşınacaktır.
Havacılık imkanları, iki CH-53 ağır nakliye helikopteri için iniş alanlarının yer aldığı 4,800 m2 uçuş güvertesi ile iki ilave CH-53 için güverte alanı içermektedir. Lewis B. Puller ayrıca bir helikopter hangarına, bir mühimmat deposuna, denizde ikmal imkanlarına ve göreve bağlı ekipman istiflemek için güverte alanına sahip olacaktır. Bu uçuş güvertesinin eklenmesi geminin üst kısmını ağırlaştıracağı için ağır denizlerde gemi daha az stabil olacaktır. Güvertedeki iki kullanım ve iki park alanına ilave olarak hangarda da iki adet için yer bulunacaktır.
Görev güvertesinin çıkarma araçlarını indirme maksatlı dalma yeteneği iptal edilmiş olup yerine 11 ton kapasiteli ve deniz durumu 3’te 12 m’lik bir tekneyi hareket ettirebilecek, su araçları ile çekili dizinleri ve insansız araçları suya indirebilen bir kreyn bulunmaktadır.
16 Ocak 2014’te, Suüstü Deniz Birliği’nin ulusal sempozyumunda NAVSEA Stratejik ve Harekât Alanı Deniz Taşımacılığı programının başında bulunan Albay Henry Stevens, MV-22 Osprey tilt-rotor hava aracının potansiyel harekatlar için Seferi Deniz Üssü ESD varyantında deneneceğini bildirdi. Mayın tarama harekatları için ESB destek gemilerinden MH-53E helikopterlerinin test ve sertifikasyonu 2016 yılına planlanmıştı. Ayrıca Albay Stevens, F-35B’den gelen egzoz ısısının büyük amfibi gemilerin uçuş güvertelerine verdiği hasardan dolayı F-35B STOVL uçağının ESB harekatları için düşünülmediğini bildirdi.
V-22’yi desteklemek üzere bazı donatım ve özel ekipman gerektiğini ancak gemide çok az mühendislik ya da tadilat işi olduğunu söyledi; Lewis B. Puller hizmete girer girmez Özel Harekât Kuvvetlerini desteklemek için V-22 harekatlarını desteklemeye uygun hale getirildi.
19 Aralık 2014’te ABD Deniz Kuvvetleri Deniz Sistemleri Komutanlığı, ikinci ESB varyantının inşası için General Dynamics NASSCO ile 498 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı. Bu gemi, San Diego California’da bulunan NASSCO tersanesinde inşa edilecek ve 2018’de tamamlanacaktı.
15 Ocak 2021’de Deniz Kuvvetleri Sekreteri Kenneth J. Braithwaite, ESB-7’nin Kore Savaşı’nda madalya kazanan bir Deniz Piyadesi olan Robert Simanek’e atfen USS Robert Simanek olarak adlandırılacağını duyurdu.
Gemi Listesi
Tanıtıcı | Adı | Borda No. | Notlar |
USNS | Montford Point | T-ESD-1 | |
USNS | John Glenn | T-ESD-2 | |
ESB-varyantı/ Lewis B. Puller sınıfı | |||
USS | Lewis B. Puller | ESB-3 | Hizmete giriş: 17 Ağustos 2017 |
USS | Hershel “Woody” Williams | ESB-4 | Hizmete giriş: 7 Mart 2020 |
USS | Miguel Keith | ESB-5 | |
USS | John L. Canley | ESB-6 | |
USS | Robert E. Simanek | ESB-7 | Duyuruldu |
Ocak 2020’de Deniz Kuvvetleri, tüm ESB’lerin harp gemisi olarak görevlendirileceğini, yani 2017’de hizmete giren Lewis B. Puller‘den itibaren, USS tanıtıcısı taşıyacaklarını duyurdu. Sonuç olarak bunlar, Donanma personeli ile Askeri Taşımacılık Komutanlığı’ndan sivil denizcilerin bir karışımından oluşacaktı. Donanma Sözcüsü Yüzbaşı Tim Pietrack: “Bu yeniden tanımlama, muharip komutanlara silahlı çatışma hukuku çerçevesinde daha fazla harekât esnekliği sağlamaktadır” dedi.
Teslim edilen ilk ESB olan USS Lewis B. Puller (ESB 3), takip eden Hershel “Woody” Williams (ESB 4) ve Miguel Keith (ESB 5) ile birlikte Özel Kuvvet Harekâtı Havadan Mayın Tarama dahil çeşitli deniz görevlerini desteklemek üzere optimize edilmektedir. Dört spotlu uçuş güvertesine, görev güvertesine ve hangara sahip olan ESB’ler, dört çekirdek yetenek üzerine tasarlanmıştır: havacılık imkanları, konaklama, aşamalı ekipman desteği ile komuta ve kontrol unsurları.
Montford Point (T-ESD 1), John Glenn (T-ESD 2) ve Hershel “Woody” Williams (T-ESB 4) ABD Donanması’na teslim edilmiş olup Askeri Taşımacılık Komutanlığı tarafından işletilmektedir. Ağustos 2017’de, ABD 5. Filo Sorumluluk Alanına varmasıyla birlikte ESB 3, USNS tanıtıcısından USS tanıtıcına döndürülmüştür. Görevdeki bir Donanma gemisi olarak USS Lewis B. Puller (ESB 3), Albay rütbesinde bir komutan tarafından daimî askeri mürettebat ile kumanda edilmektedir.
ESD/ESB’nin Önemi ve Sonuç
Dünyanın en büyük gücü olarak her yerde varlığını hissettirmek isteyen ABD, bunu dünya üzerine yayılmış çok sayıdaki üssü ve Deniz Kuvvetleri ile yapmaktadır. Karadaki üsler birçok avantaja sahip olmakla birlikte ev sahibi ülkenin iznini gerektirdiğinden ve sabit olduklarından esnek ve ekonomik değildirler. Bu nedenle, bahse konu eksiklikler Deniz Kuvvetleri tarafından giderilmek durumundadır.
Unutulmamalıdır ki “Çatışmaları taktik kazandırır ama savaşı lojistik kazandırır”. Bu kural, tarihte defalarca kanıtlanmıştır. Bu gerçeği ilk kavramam daha Teğmen rütbesinde iken BM görevi kapsamında TCG Derya ile 1992 yılının son günlerinde Somali’ye gidişimde oldu.
Tam yüklü ağırlığı 18000 ton olan TCG Derya o zaman Donanmamızın en büyük gemisiydi. MEKO 200T sınıfı bir firkateyn refakatinde Foça’dan gelen bir LST ile birlikte Somali’de görev yapacak kara birliğini ve teçhizatını götürüyorduk. TCG Derya azami 13 kts sürat yapabiliyordu ancak LST o sürate çıkamadığı için genelde 11-12 kts süratle intikal ediyorduk. Afrika Boynuzu’nu dönüp Somali’ye giden son bacağımız olan güney rotasında ilerlemeye başladıktan bir süre sonra kuzeyden büyük bir temasın yüksek hızla geldiğini gördük. Bu gemi, Askeri Taşımacılık Komutanlığı’na bağlı Algol sınıfı bir lojistik destek gemisiydi. Hemen Jane’s Fighting Ships kitabına baktık ve gördük ki bu geminin tam yüklü ağırlığı 55000 tondu. Bize refakat eden firkateyn yakından incelemek için gemiye yetişmeye çalıştı ama yetişemedi. Çünkü firkateynin azami hızı 27 kts iken bu gemi 30 kts ile gidiyordu.
Bu geminin yeteneklerini daha sonra Mogadişu limanında görmeye devam ettik. Biz, taşıdığımız kara birliğini ve topu topu 80 ton malzemeyi sabahtan akşama kadar ancak sahile indirebilirken o gemi, açılıp rampaya dönüşen borda kapakları ve güverte üzerindeki vinçleri sayesinde günde 3000 ton malzeme indiriyordu. İşin ilginç yanı bu malzemeler 1. Körfez Harbi’nde kullanılan malzemelerdi ve Kuveyt’ten geliyordu. Bizi daha da çok şaşırtan o gemiden sabah poşetlenmiş halde indirilen ve önümüzdeki alana dizilen çok sayıdaki Skorsky helikopterinin poşetleri açılarak öğleden sonra uçup gitmesiydi. İşte lojistik budur. Gerçi sonradan Algol sınıfı gemiler ekonomik olmadıkları için hizmet dışına ayrıldı ama lojistiğe yaklaşımın anlaşılması açısından bu örneği verdim.
ESD/ESB’in Türk Donanmasına Olası Katkıları:
ESD/ESB konusunu incelemeye başladığımda karşıma Askeri Taşımacılık Komutanlığı çıkınca önceki tecrübelerime dayanarak olayın büyüklüğünü daha iyi anladım. Ancak görünen o ki ABD bile artık harekatların yükünü kaldıramaz hale gelmiş durumda. Harekât ihtiyaçlarını daha ekonomik yollarla gidermeye çalışıyorlar. ESD/ESB konsepti bu açıdan taktire şayan bir yaklaşım. Bir petrol tankerini böyle çok maksatlı bir gemiye dönüştürerek tamamen olmasa da kısmen MILSPEC bir platformla ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini keşfetmişler. İleride TCG Anadolu hizmete girdikten sonra biz de bir amfibi görev kuvveti oluştururken lojistik ihtiyaçlar için izlenecek yol konusunda gemilerin büyüklüğü hariç bu yaklaşımı dikkate alabiliriz kanaatindeyim.
Son olarak, yazı içinde geçen F-35B’lerle ilgili platforma hasar verme olayı da dikkate alınması gereken bir husus olarak göze çarpmaktadır. Her ne kadar bizim için F-35 macerası bitmiş gibi gözükse de ileride olası uçuş güverteli gemilerimiz için dikine havalanıp inebilen uçaklar, SİHA’lar söz konusu olduğunda platform hasarını önleyecek tedbirlerin daha tasarım safhasında düşünülmesi yerinde olacaktır.
Enver Aksoy
Kaynakça:
- https://www.navy.mil/Resources/Fact-Files/Display-FactFiles/Article/2169994/expeditionary-sea-base-esb/
- https://www.navy.mil/Resources/Fact-Files/Display-FactFiles/Article/2226182/expeditionary-transfer-dock-esd/
- https://www.navsea.navy.mil/Home/Team-Ships/PEO-Ships/Exp-Transfer-Dock-ESD-Exp-Sea-Base-ESB/