Küresel piyasalar incelendiğinde en fazla kullanılan taşıma yönteminin deniz yolu olduğunu görmekteyiz. Sayılara danıştığımızda ise %80 – 85 gibi bir oranla karşılaşıyoruz. Taşınan yükün değeri ile bakarsak elimizde %65 gibi yüksek bir oran kalıyor. Dünya ticaret hacmi ortalama 380 milyar dolar ve deniz ticaretinin bundan aldığı pay %5. Deniz yolu taşımacılığının diğer taşıma türlerine göre avantajları da fazla. Demiryolu taşımacılığına oranla 3.5 kat, havayolu taşımacılığına oranla 20 kat, karayolu taşımacılığına oranla 7 kat daha ucuz. Bu yüksek sayılar aslında deniz ticaretinin etkisini anlamamız için ilk parametreleri bizlere veriyor.
Deniz taşımacılığının değerli zincirinin ilk halkasında limanlar var. Limanların nitelikleri, kapasiteleri, hinterland imkanları ve bulundukları konum, ülkeye sağlayacağı kazançla paralellik oluşturuyor.
İkinci halkada sicil var. Sicilinizin tercih edilirliği ekonominize sağlayacağı geliri yükseltmeye yarayan bir etken.
Üçüncü halka ise gemiler. Gemi sayınız dünya deniz ticaretindeki ulaşılabilirliğiniz istihdam sağlamanız ve döviz girdisi sağlama noktasında önemli bir parametre.
Liman Etkisi
Ülkemizde 180 adet liman bulunuyor. 2018 yılında, Türk limanlarında toplam 460 milyon ton yük elleçlendi. Bunun 60 milyon tonu kabotaj taşımacılığı olurken , 70 milyon tonu transit taşımacılık ve 330 milyon tonu da ithalat ve ihracat taşımacılığıydı.
Yat Limanlarımız
Türkiye’deki yat limanlarının büyük çoğunluğu yaz turizminin yoğun yaşandığı Ege ve
Akdeniz bölgesinde toplanmıştır. İzmir, Bodrum, Didim, Marmaris, Göcek, Fethiye ve Datça gibi turizmle öne çıkan bölgelerde yer alan yat limanları, yüksek teknoloji desteği ve dünya standartlarında doğal enerji kaynaklarıyla faaliyetlerini sürdürüyor.
Türkiye’de açılan yat limanları, turizmin ve ulaşımın gelişmesini katkı vererek ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor.
İhracat Limanlarımız (Karma Limanlar)
Türkiye’nin ihracatında çok büyük öneme sahip olan bu limanlar kendi içerisinde kuru dökme, proje kargo ve sıvı dökme limanları gibi çeşitlere ayrılmakta. Akdeniz ve Karadeniz’de yer alan limanlar, ulusal bazdaki taşımacılık faaliyetleri içinde aktif olarak kullanılıyor. Mersin Limanı, Türkiye’nin en büyük ihracat limanlarından birinci sırada. Liman, Mersin Serbest Bölgesi’ni de içinde barındırıyor. Ülkemizin 1986 yılında kurulmuş ilk serbest bölgesi, aynı zamanda ilk yarı serbest piyasa girişimlerinden biriydi. Yıllık elleçleme kapasitesi 9 milyon ton dökme yük, konteyner olarak 2,6 milyon tondur. Sadece serbest bölgeden elde edilen bu rakamlar liman konumun verdiği avantajı ve ülkeye giren döviz girdisini öngörmek için yeterlidir.
Konteyner Limanlarımız
2014 yılında Tekirdağ’da yapılan konteyner limanı, Türkiye’nin en büyük limanlarından biri olmuştur. Yeni yapılan bir çok limanımız yeşil lojistiğe önem veriyor ve liman tesislerinde doğal enerji kaynaklarını kullanıyor. Türkiye’de toplam 27 konteyner limanı bulunuyor. Büyük çoğunluğu İstanbul ve İzmir gibi ticaret ağı geniş büyük kentlerde kurulu durumda. Ek olarak Mersin, Trabzon ve Balıkesir şehirlerinde yer alan büyük konteyner limanlar mevcut.
Limanlarımızda elleçleme yapılan yüklerin %46’sı ithalat amacıyla gerçekleştiriliyor. İhracat ise %27’de seyretmekte. Alım olarak döviz harcaması yaparken, satışımızda alım oranımızı yakalayamıyoruz.
Gemi Etkisi
Türk Uluslararası Gemi Sicili (TUGS) ve Milli Gemi Siciline (MGS) 2019 yılı itibariyle kayıtlı 2.024 gemimiz bulunuyor. Dünyada son rakamları incelediğimizde toplam 45.374 geminin ticarette aktif rol aldığını görüyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak ne yazık ki pastadan aldığımız dilimin çok az olduğu ortada. Sicilimize kayıtlı gemilerimizin çoğunluğunu balıkçı gemileri oluşturuyor. Yolcu ve Genel Maksat gemileri (Kargo Gemileri) ise sıralamayı takip etmekte. Küresel piyasada ise durum biraz daha farklılık gösteriyor. Deniz taşımacılığına yön veren ve pastadan büyük dilimler alan ülkeler daha çok tanker, dökme yük ve kargo gemilerinden kurulu ticaret filolarına sahipler. Gemilerimizle, Dünya Deniz Ticaret Filosunda 15. sıradayız. Potansiyelimiz çok yüksek olmasına karşın, Türk siciline kayıtlı gemilerin vergi yükü dünyadaki emsallerine göre çok yüksek. Teşvikler olsada hala piyasa tam olarak ikna edilebilmiş değil. Bir çok Türk şirketi de vergi yükünü azaltma düşüncesi ile yabancı kolay bayrak/sicil kullanımını tercih ediyor. Dünyada sıralamasında Çin lider. Toplam ticaret filosu 6.668 gemiden oluşuyor. Bu gemilerin 3.382 tanesi Çin sicilli/bayraklı. Kalan 2.856 gemi kolay bayrak kullanmasına karşın Çin ticaret siciline kayıtlı. Bu iki farklı parametrede olan sayıya ne yazık ki ülkemiz toplamda bile ulaşamamakta.
Sicil Etkisi
Türk şirketlerinin kolay bayrak kullanımı sebebiyle ülkemiz deniz ticaret filosunu hızlı büyütemiyor. Tarihte Amerikan gemilerinin uygulamasıyla başlayan kolay bayrak kullanımından bugün en çok kazancı Panama elde etmekte. Panama’yı Liberya, Honduras gibi ülkeler takip ediyor. 1980’li yılların sonlarından itibaren kolay bayrak uygulamaları sebebiyle bir çok ülkenin ticaret filosunda büyük düşüşler yaşandı. Kolay bayrak (Açık Sicil) deniz ticaretinde bir offshore tabanlı ticarete dayanıyor. Kolay bayrak ülkeleri çoğu zaman tek seferlik yüksek meblağ bayrak kullanım parası alıyor. Vergi alımı ya çok az ya da hiç yapmıyor. Şirket ve gemilere denetimde bulunmuyor, bulunsa bile süreç sembolik gerçekleşiyor. Gemilerde çalışacak personelin Türk sicilinde bulunduğu gibi vatandaşlık bağı bulunması gerekmiyor. Bu durumda kolay bayrak gemilerinde çalışmak üzere gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerden personel teminini basitleştiriyor. Milli sicilde ise durum tam tersi şekilde işliyor. Bu yüzden bir çok ülke gibi Türkiye’de Türk Uluslararası Gemi Sicili (TUGS) ile şirketleri elinde tutmaya çalışıyor. Şirket ve armatörlerin ise bir çoğu kazancını arttırmak için kolay bayrak kullanımını tercih etmeye devam ediyor.
Ekonomimize katkısı nedir?
İMEAK Deniz Ticaret Odası 2019 verilerine göre, Türkiye’nin dış ticaret yüklerinin %89’unu deniz yoluyla taşıyor. Bu oranı taşınan yükün değeri olarak ifade etmek gerekirse; ihracat ve ithalat hacmimizin %61’i (yaklaşık 238 milyar dolar) deniz yoluyla gerçekleşiyor. Yapılan taşımanın %11’i Türk bayraklı gemilerle yapılıyor.
Türk denizcilik sektörünün tüm alt birimleri ile yabancı bayraklı Türk gemileri de dahil edildiğinde Türk denizcilik sektörünün milli gelire katkısı 20-22 milyar dolar seviyesinde.
Gemi ve yat inşaatında iyi gelire sahibiz. Türkiye, 2019 yılı süper yat inşa projelerine göre, 3 bin metre toplam uzunluk ile süper yat inşa dünya sıralamasında 4. sırada yer aldı. Gemi söküm sektörü, 1976 yılından beri İzmir/Aliağa bölgesinde faaliyet göstermekte. Aliağa Gemi Söküm Tesisleri, dünya çapında çevre dostu tesisler olarak anılmakta. Özellikle Avrupa ülkelerince gemi sökümü için çokça tercih ediliyor. Bu durum iyi seviyede döviz girdisi sağlıyor.
Sonuç – Tavsiyeler
Denizcilik sektörümüzü dünya ile karşılaştırdığımızda pastadan aldığımız dilim çok az. Şirket ve armatörlerimize Milli Gemi Sicilini teşvik etmeli, tercih edilebilir olması için vergi düzenlemelerinde iyileştirmelere gitmeliyiz.
İthalat oranımız yüksek. Altında yatan sebep ise çoğunlukla üretici değil, işleyici-hizmet verici olmamız. Bazı mallar ülkemize hammadde olarak ulaşıyor ve işlenerek gümrük bölgemizi terk ediyor. Haliyle döviz kazancımızda diğer ülkelere göre daha az oluyor .
Denizcilik eğitim kurumlarımızda daha nitelikli eğitim sağlamalı, liman sayılarımızda artışlar gerçekleştirmeli, özel işlevli limanlar inşa etmeliyiz. Böylece bölgede özel bir tercih edilme sebebi yaratabiliriz.
YAZAR
ABDULLAH TAHA YAĞIZ
© 2022 Mavi Vatan - Yeni Nesil Medya