1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’ nden sonra Anadolu’ya kitleler halinde Türk akınları başlamış ve bu süreç ilk Anadolu Türk beylerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu beyliklerden bir tanesi de İzmir dışında bir bölgede Çaka Bey tarafından kurulan Çaka Beyliği’dir.
Çaka Beyliği’nin günümüz Türk Deniz Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi olarak da kabul edilen 1081 tarihinde kurulduğu bilinmektedir. Çaka Bey’in isim kökenine ve kullanımına dair görüşler ilk Akdes Nimet Kurat ve İbrahim Kafesoğlu tarafından dile getirilmiştir. İbrahim Kafesoğlu’na göre Çaka isminde üç ihtimal vardır ve bunlar Çaka, Çağa, Çakan’dır. Üç isim içinde en benimsenen ise Çaka olmuştur. Bunun sebebi ise Akdes Nimet Kurat’ın ilimdünyasına ilk etapta Çaka Bey’i bu isimle tanıtmış olmasıdır.
1078-81 yılında Bizans’ın Anadolu’da Türkler üzerine yaptığı bir savaşta Dânişmendnâme’ye göre Sultan Turasan’ın emrinde bulunan Çaka Bey esir düşmüş ve imparator Nikephoros Botaniates’in sarayında ayrıcalıklı bir konum kazanarak bir süre burada kalmıştır. Sarayda geçirdiği süre zarfında Çaka Bey’in Homeros’un İlyada adlı eserini iyi bir şekilde okuyacak kadar Grekçe öğrendiği ve bu dile hâkim olduğu aktarılmaktadır. Kaynaklardaki bilgilere göre Çaka Bey Alexios’un Bizans İmparatoru olması üzerine İstanbul’dan ayrılarak kendisinin bir yakını olan Tanrıvermiş’in hakim olduğu Aya Sulug (Efes) liman şehrine gitti ve orada ayrı bir denizci devlet kurdu.
İzmir’de karşılaştığı ve gemi yapımında usta olan bir Rum’dan gemi inşa etmesini isteyerek böylece denizlere açılma konusunda ilk teşebbüsünü gerçekleştirmiş olacaktı. Birkaç tekne küçük gemilere sahip olan Çaka Bey bu donanmanın başına iyi savaşan askerlerini yerleştirerek Urla kıyılarına gelmiş ve bu bölgeyi zapt etmiştir. Ardından yönünü Foça’ya çevirerek burayı ve ardından Midilli Adası’nı ele geçirdiği bilinmektedir.
Daha sonrasında Sakız Adası’na yönelen Çaka Bey burada Bizans İmparatorluğu’nun gönderdiği Niketas Kastamonites komutasındaki donanma ile mücadeleye girerek onları mağlup etmiş ve Bizans’ın sağlam kalan filosunu ele geçirmiştir. Çaka Bey Niketas Kastamonites’e karşı kazandığı zaferinden sonra Bizans’ın gönderdiği diğer bir filo ile egemenlik mücadelesine girişmiş bu mücadelede Çaka Bey’in iyi ilişkiler içinde olduğu Peçeneklerin yardımı olayların akıbetini değiştirmiştir. Çaka Bey’in Bizans ile arası iyi olmayan Peçenekler ile yaptığı işbirliği savaşın kendi lehine sonuçlanmasını sağlamıştır. Anna Komnena’nın İskit (Saka) dediği Peçenekler Dalassenos komutasındaki Bizans filosu hakkında Çaka Bey’e istihbarat bilgileri vermiş ve mücadelenin Çaka Bey tarafından kazanılmasında önemli rol oynamışlardır.
Çaka Bey İzmir’den Adalar Denizi üzerinde bulunan adalara 1089-1091 yılları arasında seferler düzenlemiştir. Fakat Çaka Bey Bizans’ın sıkıştırması ile bir dönem için denizlerdeki gücünü kaybetmiştir. Ancak kısa zamanda “droman” denilen hücum gemileriyle yeni bir donanma hazırladı. Midilli, Sakız, Sisam ve Rodos’ta tekrar hâkimiyet kurarak fetihlerini Çanakkale Boğazı istikametine doğru genişletti. Edremit ile Bizans’ın gümrük merkezi olan Abidos’u ele geçirdi. Hedefi muhtemelen Trakya’yı geçip buradan İstanbul’a ulaşmaktı.
Bu amaç için Selçuklu Devleti ve Peçenekler ile ittifak kurdu. Ancak onun bu faaliyetleri İmparator Aleksios’u oldukça tedirgin etmişti. Çaka Bey’in denizlerdeki bu ilerleyişi Alexios’u Çaka Bey’in damadı olan Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan ile işbirliği yapmakta bulmuştu. Bu iş birliği neticesinde Kılıç Arslan, Çaka Bey’in kendisine karşı ileride gerçekten bir tehdit olacağını düşünerek harekete geçmiştir. Bu doğrultuda hazırlattığı bir sultan sofrasına kayınpederi Çaka Bey’i davet ederek bir boşluk anında kılıcını çekip göğsüne saplayarak öldürdüğü aktarılır. Eğer üçlü Türk ittifakı gerçekleşse idi belkide İstanbul yüz yıllar önce feth edilmiş olacaktı.
Çaka Bey’e başarıyı getiren asıl sebeplerin altında denizlere açılmanın mantıklı olacağı görüşü ve Bizans sarayında durduğu süre zarfında edindiği tecrübelerdir. Sarayda ayrıcalıklı bir konumda iken tüm Bizans siyasetini yakından takip etmiş ve bu siyasete yabancı kalmamıştır. Ayrıca Bizans’ın dost ve düşman olarak ilişki içinde olduğu tüm devlet ve toplulukları öğrenerek buna göre yol haritası belirlemiştir. Bu sebepten dolayı Bizans’a karşı güçlü durabilmek için donanma oluşturmak gerektiği düşüncesini benimseyerek İzmir’de ilk donanmasının temellerini atarak Adalar Denizi’nde yoğun faaliyetler içerisinde bulunmuştur.
1071 Malazgirt Zaferi’nden sonraki on yıl içerisinde Türk Ordusu’nun öncü beyleri Adalar Denizi ve Marmara Kıyıları’na ulaştığında Türkler için denizcilik alanında yeni bir sayfa açıldı. Anadolu topraklarının Türkleşmeye başlaması ile birlikte o zamana kadar takip edilen hâkimiyet stratejisi artık değişecekti. Üç tarafı denizlerle çevrili bu toprakların yeni sahipleri olarak denizlere yönelmeyi devletin geleceği için elzem görmüşlerdi. Bu çerçevede Türkleri açık denizlerle ilk tanıştıran kişi, İzmir ve civarını fetheden Çaka Bey olmuş ve Türk denizciliğinin temellerini atmıştır.
Hayatında belki de orta yaşlarda ilk kez açık deniz görmüş bir insan olan Çaka Bey’in köklü denizcilik kültürüne ve güçlü donanmaya sahip Bizans’ı dize getirmesi muazzam bir olaydır. Türk’ün askeri dehasının her alanda gelişmeye açık olduğunu kanıtlamış, Türk Milleti’ne denizcilik ufkunu açmıştır.
Çaka Bey sivil-asker denizciler başta olmak üzere her Türk’ün tanıması, saygı ve rahmetle yad etmesi gereken muhteşem bir komutan, amiraldir. Ruhu şad olsun.
Yazar: Furkan Bakır
© 2022 Mavi Vatan - Yeni Nesil Medya