1.Soru | Su altı alanındaki projelerinizin Ar-Ge sürecinden bahsedebilir misiniz? Yeni bir sistem geliştirme süreci nasıl ilerliyor?
Koç Bilgi ve Savunma Teknolojileri A.Ş. (KoçSavunma), sualtı akustiğine yönelik çözümler başta olmak üzere, deniz platformlarının elektronik sistemlerini, Ar-Ge’ye dayalı bir yaklaşımla geliştiren bir teknoloji şirketidir. Milli sermayeli bir kuruluş olan KoçSavunma’nın ürünleri ve hizmetleri de milli ve yerli çözümlerdir. Bu ürün ve hizmetleri, Türkiye’de, Türk mühendisleri ve teknisyenleri tarafından, yüksek yerlilik oranı ile geliştiriyoruz. Su altı elektro-akustik sistemlerde, %75’in üzerine çıkan bir yerlilik oranı yakaladık. İhracat iznine tabi hiçbir alt-sistem, bileşen ve malzeme kullanmıyoruz.
Bizim gibi niş bir alanda çalışıp, milli ve yerli hedefleri olan organizasyonlar için Ar-Ge kurgusu çok önemlidir. Ar-ge bir ürünün ve sistemin gelişimi için fikir üretmek ile başlar. Bu süreçte birçok farklı fikir ile karşı karşıya kalınacaktır. Bu fikirleri bir potada eritip değerlendirmek gerekmektedir. Bu süreçte SWOT analizi gibi farklı yöntemler kullanarak fikirleri değerlendiririz. Fikre sahip çıktıktan sonra ihtiyaçları ve hedefleri belirleriz. Sonrasında konsept çalışmalarına başlarız. Fizibilite ve literatür çalışmaları yaparız. Bu aşamada aynı zamanda Ar-Ge çalışmalarımız için iç ve dış sponsorlar araştırırız. Projemiz onaylandıktan sonra tasarım ve prototipleme çalışmalarımız başlar. Belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda bir sistem mimarisi oluşturup teknik çözüm ve detaylı tasarım aşamamız başlar. Geliştirmek istediğimiz sistemi alt sistemlere ve birimlere böleriz. Sistem/Alt Sistem ve Birim arayüzlerini belirleriz. Her bir alt sistemin ve birimin kendi gereksinimlerini, tasarımlarımı gerçekleştiririz. Tasarımımız belirli bir olgunluğa ulaştıktan sonra prototipleme çalışmalarımız başlar. Önce geliştirmek istediğimiz sistemi simülasyon ortamında prototipler ve simülasyon ortamında tasarımımızı doğrularız. Sonra masaüstü prototiplerimiz ve saha prototiplerimiz oluşmaya başlar. Ar-Ge çalışmalarımızı olabildiğince çevik ve iteratif bir yapıda yürütmeye dikkat ederiz. Teste dayalı bir süreçle sistemimizi oluşturan parçaları birim, birim entegrasyon, alt sistem entegrasyon gibi doğrulama faaliyetlerinden geçirerek gerektiğinde tasarıma kadar geri döneriz. Prototip testlerimizden sonra sistemi nihai haline getirir ve geçerleme faaliyetlerimizi gerçekleştiririz. Bir sistemi geliştirdikten sonra bizim Ar-Ge çalışmalarımız bitmez. Bu sistemden kazandığımız bilgi birikimi ile yeni Ar-Ge çalışmaları üretmeye çalışırız.
Örneğin Şirketimizin ilk Ar-Ge araştırmalarından birisi sualtındaki hava kabarcıkları olmuştur. Hava kabarcıklarından dalgıçları tespit edebilmeyi öğrendik ve savunma amaçlı olarak dalgıç tespit sonarımızı öz kaynaklarımızla geliştirdik. Dalgıç Tespit Sonarı geliştirirken aktif sonar yeteneği kazandık. Bu yeteneğimizle su üstünde hareket eden platformların bıraktıkları dümen suyunu yani hava kabarcıklarını platform geçtikten dakikalar sonra bile tespit edebileceğimizi gözlemledik. Türkiye’nin ilk yerli ve milli torpidosunun dümensuyu dedektörünü geliştirdik. Dümensuyu dedektörünü geliştirirken Ar-Ge yapmaya devam ettik ve aktif sonarla deniz yüzeyini, üzerimizde varsa bir platformu hatta bu platformun yapısını tespit edebildiğimizi öğrendik. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.
KoçSavunma, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge/Tasarım Merkezi olarak yetkilendirilmiş bir organizasyondur. Şirketimizde ayrıca Ar-Ge faaliyetleri ödüllendirilmesi için iç prosedür olan Ar-Ge Çalışanları Teşvik Prosedürü uygulanmaktadır. Bu prosedür kapsamında belli başlıklarda bu kapsama giren kişiler için ödüllendirme yapılarak tüm çalışanların Ar-Ge çalışmaları teşvik edilmektedir.
2.Soru | Geliştirdiğiniz ürünlerin deniz testleri sürecinde nasıl bir yol izliyorsunuz?
Sistemimizin masaüstü prototipi testleri tamamlandıktan sonra deniz testlerine başlıyoruz. Her ne kadar deniz ortamını simüle edecek kendi ürün ve altyapılarımız olsa da sualtı kaotik ortamından kaynaklı olarak denizde farklı durumlarla baş başa kalınabilmektedir. Bu nedenle sistemimizi gerçekte maruz kalacağına yakın bir deniz ortamında test etmekteyiz. Kendi geliştirdiğimiz Sualtı Ortam ve Modelleme Yazılımımızı kullanarak geliştirdiğimiz sistemin o gün koşullarında deniz ortamında gerçekleştirmesi beklenen başarım kriterlerini belirlemekte, testlere başlamadan önce belirlediğimiz test senaryolarını uygulayarak test sonuçlarını kayıt altına alıp raporlamaktayız. Aldığımız kayıtlar analiz edildikten sonra sistemimizde iyileştirme sürecini başlatıp, yapılan iyileştirmelerin ardından sistemi tekrar deniz ortamında test edip doğrulandıktan sonra müşterimizle ya da sponsorumuzla geçerleme faaliyetlerini başlatmaktayız.
Deniz testlerinin geliştirilmesi ve uygulanması da bizim için ayrı bir Ar-Ge alanıdır. Deniz testlerinde çevresel koşulların zorluğu ve sualtının kaotik bir ortam olması bizim zaman zaman deniz testlerimizi de ayrı birer proje gibi ele almamıza yol açmaktadır. Bu durumda sistemimizi denizde hakkıyla test edebilmek için Ar-Ge çalışmaları yürütüp sisteme özgü test araçları geliştirmekteyiz. Örneğin, KoçSavunma yerli ve milli ağır torpidomuz AKYA’nın deniz test ve kalifikasyon aşamalarında kullanılması amacıyla Ölçümlendirme ve Konumlandırma Sistemi’ni geliştirmiştir. Bu sistemle AKYA atışları gerçek zamanlı olarak bağımsız bir sistem üzerinden santim hassasiyetle izlenebilmiştir. AKYA’nın doğrulanmasında kullanılan bu sistemin kendisinin doğrulanması da önemli bir problemdir. Sırf bu problemim çözümü için özel bir pontoon tekne tasarladık. AKYA’nın eğitim bölümünün bir kopyası geliştirdik ve bu kopyayı teknenin altına konuşlandırdık. Böylece sistemimizi önce biz doğrulayabildik.
3.Soru | Türk Deniz Kuvvetleri ile iş birliğinizin detaylarını paylaşabilir misiniz? Bu iş birliği, ürünlerinizin geliştirilmesinde nasıl bir rol oynuyor?
KoçSavunma’nın vizyonu; deniz harekâtı ve özellikle denizaltı savunma harbi alanında özgün elektronik ve akustik sistem çözümleri geliştirmeyi işaret etmektedir. Bu çerçevede kurulduğumuz 2007’den beri Deniz Kuvvetlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalarımızı yürütmekteyiz. Bugüne kadar, suüstü gemileri ve denizaltılarımız için; dahili muhabere sistemleri, mesaj işletim sistemleri, sualtı telefonları, torpido karşı tedbirleri sistemleri, acil durum verici ve alıcıları, solunan havayı izleme sistemlerini içeren çok sayıda proje ve tedarik gerçekleştirdik. Öte yandan AKYA Torpidosu içerisinde dümen suyu detektörü sensörümüzle yer aldık. Güvenlik sistemleri denemeleri kapsamında bir Deniz Üssümüzde Dalgıç Tespit Sonar Sistemi kurduk. Deniz Kuvvetlerimizin hizmetine verilen birçok silah sistemi ve platformların deniz test ve kalifikasyon çalışmaları için teknik çözümler ürettik. Son olarak da paydaşlarımızla birlikte MALAMAN Akıllı Deniz Dip Mayınımızın geliştirme ve kalifikasyonu başarıyla tamamlandı. Seri üretim aşamasına geldik.
Hali hazırda devam eden projelerimizden de kısaca bahsedecek olursam; şirketimiz sorumluğunda geliştirilen Dijital Sualtı Telefonlarının yeni inşa edilen gemilerimize entegrasyonu projeleri devam etmektedir. 2024 yılı içerisinde hızlı proje yaklaşımıyla boğazların sualtı güvenliğine ilişkin sonarlı şamandıralardan oluşan bir sualtı gözetleme sistemini Deniz Kuvvetlerinin hizmetine vermeyi planlıyoruz.
Öte yandan, insanlı / insansız hava ve suüstü vasıtalarına sonoboy sinyal işleme yeteneği kazandırmak ve mevcut yetenekleri geliştirmek üzere ARMERKOM aracılığıyla Deniz Kuvvetlerimizle koordineli Ar-Ge faaliyetleri yürütmekteyiz.
Az evvel ARMERKOM ile işbirliğimizi vurgulamış oldum. Aslında Deniz Kuvvetlerimizle ilişkilerimiz kendilerinin dikte ettiği harekât ihtiyaçlarını karşılamak üzere teknolojik çözümler üretmeye dayanıyor. Bu anlattıklarımdan sonra sorunuzun cevabını bir cümleyle özetlemek gerekirse; harekât ihtiyaçlarından harekete geçtiğimizden her aşamada koordineli ve karşılığı olan sistem çözümleri üretmeye odaklandığımızı ifade etmek isabetli bir tanım olacaktır.
4 .Soru | MALAMAN Projesi’nin güncel durumu, mevcut ve potansiyel kullanıcılarına hangi avantajları sunacağı konusunda bilgi verebilir misiniz? Bu proje, denizaltı sistemleri alanında nasıl bir fark yaratacak?
TÜBİTAK SAVTAG yönetiminde MKE A.Ş. ve TÜBİTAK SAGE ile çalıştığımız MALAMAN Akıllı Dip Mayını projesinde tüm testleri başarıyla tamamladık. Bu testler içerisinde hizmet dışı bir geminin MALAMAN mayını ile imhası da gerçekleştirildi. Yaklaşık 1,5 yıl süren test süreçleri sonunda projenin ARGE fazını 2024 yılı Ağustos ayı itibarı ile Savunma Sanayii Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile eşgüdüm içinde tamamlamış olduk.
MALAMAN akıllı dip mayını, Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın ihtiyacı çerçevesinde geliştirilen yüksek etkinlikli patlayıcı sahip, çoklu sensör yapısı, akustik sınıflandırma yeteneği, hedef tipi seçiciliği, akustik ve görsel gizlilik, yangına ve mermi çarpmasına duyarsızlık gibi özellikleriyle, dünyadaki az sayıdaki benzer yetenekteki mayından birisi olmuştur. MALAMAN mayını, esnek/değiştirilebilir donanım/yazılımları ve yüksek yerlilik oranıyla dışarıya minimum bağlılık sağlamaktadır. MALAMAN, TÜBİTAK 1007 Programı çerçevesine uygun olarak duyarsız dökülebilir plastik bağlı patlayıcı formülasyonu, hedefleri sınıflandırabilme, eğitim mayını ile alınan kayıtların herhangi bir ateşleme sistemine yüklenebilmesi ve “donanım-çevrimde” analizlere izin vermesi, güvenli ateşleme zinciri, gövde üretimi, neopren kaplama, keys yapısı ve malzemeleri gibi birçok alanda inovatif tasarımların ve ARGE çalışmasının yapıldığı bir proje olmuştur. Bu kapsamda MALAMAN, TÜBİTAK 1007 programının amaçlarına uygun, çıktılarıyla kullanıma hazır örnek bir projedir.
MALAMAN mayını, üç kurumun personeline ek olarak alt yükleniciler/tedarikçiler ile, faaliyetlere katılan TÜBİTAK SAVTAG, SSB, Deniz Kuvvetleri K.lığı gemilerindeki personel de dahil edildiğinde “binlerce” kişinin, yine “binlerce” saatlik çalışması ve sinerjisi sonunda ortaya çıkmıştır. MALAMAN, bu emeğin karşılığını vermeye ve ülke savunmamıza katkı sağlamaya hazırdır.
“Bu proje, denizaltı sistemleri alanında nasıl bir fark yaratacak?” sorunuza gelince, MALAMAN mayını, standart mayın döküş ray donanımlarına sahip su üstü gemilerinden, C-130 tipi kargo uçaklarından ve en önemlisi Reis Sınıfı Denizaltıların torpido kovanlarından dökülebilmektedir. Bu açıdan MALAMAN, ülkemizde geliştirilmiş ilk ve tek mayın olmakla kalmayıp, denizaltılarımızdan dökülebilen yegâne mayındır. Bu özelliğiyle REİS sınıfı denizaltılarımızın silah yükünü ve görev kabiliyetlerini de oldukça artırmaktadır.
MALAMAN’la eşzamanlı duyurulan UÇA projesindeki ve varsa benzer projelerdeki gelişmeleri özetler misiniz?
MKE A.Ş. koordinesindeki UÇA projesi MALAMAN’dan türetilebilecek ürünlerin sunacağı geniş yelpazeye güzel bir örnektir. MALAMAN’a kanatlı güdüm kitiyle, insanlı veya insansız hava vasıtalarından uzun menzilli mayın döküşü imkânı kazanmaya yönelik UÇA projesi çalışmaları MKE A.Ş., TÜBİTAK SAGE ve KoçSavunma olarak devam etmektedir.
Öte yandan MALAMAN’ın hayat bulmasıyla birlikte elde edilen dip mayını yetenekleriyle ileriki dönemde Otonom Mayın gibi yeni bir yeteneğin de kazanılabilmesi imkânı da ortaya çıkmıştır. Ayrıca deniz mayınlarını insansız suüstü/sualtı unsurlarıyla döküş gibi yetenekler kazandırılması da mümkün görünmektedir. Bu yeteneklere ulaşmak üzere MALAMAN’dan yararlanmak milli savunmamız için önemli bir katma değer yaratma potansiyelini sunmaktadır.
5.Soru | Mayın Harbi Veri Merkezi Yazılımı’nın sağladığı avantajlar nelerdir?
Mayın Harbi Veri Merkezi yazılımı KoçSavunma tarafından milli olarak geliştirilmiş Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Mayın Filo Komutanlığı tarafından kullanılmakta olan mayın harbine dair taktik, çevresel ve coğrafi verilerin kaydedildiği, sergilendiği, raporlandığı ve mayın avlama gemileri ile veri transferi yapılmasına olanak sağlayan bir uygulamadır.
İlave olarak, Deniz Kuvvetleri Karargahı’nda kurulu olan veri tabanı ve sunuculara örün sistemleri üzerinden Askeri Coğrafi Bilgi Sistemleri altıkları kullanılarak istemci bilgisayarlar üzerinden TSK güvenli network altyapısı üzerinden bağlanılarak veri merkezi faaliyetleri icra edilmektedir.
Mayın Veri Merkezi Yazılımı ile Deniz Kuvvetlerimiz adına sağlanan avantajlar;
- Yurtdışı tedarik ile satın alınmış bir yazılım ile dışa bağımlı şekilde icra edilen Mayın Veri Yönetimi faaliyetleri yerli ve milli imkanlarla geliştirilen bir yazılım ile modernize edilmiştir.
- Tüm Türk Mayın gemilerinin yanı sıra NATO ülkeleri merkezleri ve mayın avlama gemileri ile kolaylıkla çift yönlü veri transferi imkânı kazandırılmıştır.
- Gelişmiş CBS katman destekleri (S57, S63, AML, v.b.) ile istenen her türde harita altlığının ve harita tipinin kullanılabilir olması sağlanmıştır.
- İleri sorgu ve raporlama özellikleri ile karar vericiler için detaylı ve hızlı bilgi hazırlama imkânı kazanılmıştır.
- Kriptolu güvenli ağlar üzerinden haberleşme ve yedekli, felaket senaryolu sunucu altyapıları ile geliştirilmiş bilgi güvenliği sağlanmıştır.
- Web tasarımlı kullanıcı arayüzü sayesinde donanımdan ve lokasyondan bağımsız, TSK-NET altyapısına sahip tüm bina, cihaz ve unsurlardan (gemi, denizaltı vb.) gerekli yetkilendirme ile erişim ve kullanım imkânı kazandırılmıştır.
- Genişleyebilir ve özelleştirilebilir sistem tasarımı ile Mayın Harbi ile birçok Harp Nevisinin veri merkezi yazılımına evrilebilir bir ürün ortaya çıkmıştır.
6.Soru | 2024 yılında piyasaya sürmeyi planladığınız yeni denizaltı sistemleri veya projeler var mı? Varsa, bu projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Aslına bakarsanız Deniz Kuvvetlerimizle işbirliği alanlarımızla ilgili sorunuz kapsamında bu sorunuz da doğal olarak cevap buluyor. Zira bizim ana odağımız ve dolayısıyla yeni denizaltı sistemlerimiz de Deniz Kuvvetlerimizin harekât ihtiyaçlarını karşılamak temeline dayanıyor.
Öte yandan sorduğunuz soruya cevap olması açısından detaya inmek gerekirse, öncelikle dost denizaltı gemileri ile dost suüstü gemilerimizin birlikte harekat yeteneklerini, su sahası yönetimi (water space management) olarak bilinen harekat sahasının tüm unsurlarca en etkin şekilde kullanım imkanını zaman ve esneklik boyutunda geliştirmek ve karşılıklı müdahale (blue on blue) olasılığını düşürmek üzere sualtı haberleşme (muhabere) ortamını dijitalleştirmek üzere yürüttüğümüz dijital sualtı telefonu geliştirme projemizi çok önemli bir teknolojik katkı olarak görüyoruz. Nitekim 2024 sonundan itibaren halen inşası devam eden MİLGEM 6-7-8 gemileriyle başlamak üzere tüm yeni inşa edilen platformlarımız dijital sualtı telefonlarıyla donatılmaya başlanacaktır.
Zaten MALAMAN’a önceki sorularınızda detaylı olarak değindik. MALAMAN ile su üstü gemileri ve uçaklardan klasik mayın döküşü imkânı yanında yeni tip denizaltı gemilerimizle de mayın döküş imkânı kazanılmış oldu. Bu yetenek taarruzi mayınlama yeteneklerimizi üs boyuta taşımış oldu. Bu yıl içinde son kullanıcı tedarik süreçlerine bağlı olarak MALAMAN’da seri üretime geçmeyi planlıyoruz.
Öte yandan hali hazırda Türk Boğazlarının yabancı denizaltılara karşı sualtı güvenliğini sağlamak yürütülen şamandıralı sonar sistemlerine dayalı bir sualtı gözetleme sistemi kurulumunu 2024 yılı bitmeden Deniz Kuvvetlerimizin hizmetine sunmayı planlamaktayız.
7.Soru | KoçSavunma’nın gelecekteki denizaltı sistemleri projelerinde odaklanmayı planladığı yeni alanlar veya teknolojiler nelerdir?
Bir önceki sorunuzda dijital sualtı telefonundan bahsetmiştim. Bu sistemle kazanacağımız yeteneklerden yararlanarak, su üstünde tanıma tanıtma IFF sistemlerinin su altı dünyasındaki karşılığı olan IFS sistemlerinin geliştirilmesi odak alanlarımızdan birini oluşturuyor.
Öte yandan denizaltı tespitinde kullanılan sonoboyların sinyal işlemesini milli olarak geliştirdiğimiz sonoboy sinyal işleme sistemleriyle gerçekleştirmek üzere yürüttüğümüz geliştirme faaliyetlerinde yüksek olgunluk seviyesine ulaştık. Önümüzdeki yıldan itibaren bu sistemleri deniz karakol uçakları, DSH helikopterleri, İHA’lar insanlı ve insanız suüstü vasıtaları ile sahil gözetleme radar istasyonu gibi deniz gören kara istasyonlarına entegre etmek üzere yürütülecek projelerin içinde aktif rol almayı planlamaktayız.
MALAMAN veya versiyonlarını İDA’lardan, insanlı veya insansız hava vasıtalarından dökmeye yönelik projeler geliştirmeyi de öncelikli hedeflerimiz içine almış durumdayız.
8.Soru | KoçSavunma’nın denizaltı sistemleri dışında odaklandığı başka su altı/su üstü projeleri veya sistemleri var mı? Varsa, bu projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Diğer sorularınıza verdiğim cevaplarda da genel olarak belirtmeye çalıştığım temel düşünce; denizaltı savunma harbi ve denizaltı harbini kapsayan sualtı harbini bütünsellikle ele alma felsefesine dayanmaktadır. Zira sualtındaki harbin başarısı için sualtı silah, sensör ve bütünleşik sistemleri ile bunları taşıyan platformlar yanında, suüstü ve havada da birbirleriyle bir bütünün parçası olarak koordineli harekât icra edebilecek silah, sensör ve bütünleşik sistemleri ile bunları taşıyan platformların varlığını elzem görüyoruz.
Bu anlayışla sualtı harbi odağını temel alarak, sualtı ve suüstü yüzer platformlarına ilave olarak, insanlı ve insansız hava vasıtalarını içerecek ağ merkezli harekât yapısında başta sonoboy sinyal işleme, veri aktarımı, sergileme ve sualtı muhaberesi alanlarında çalışmalarımızı bütünsellik içinde odaklı olarak yürütmeyi planlıyoruz. Bu çalışmalar kapsamında hareketli platformlardan bağımsız şamandıralı sonar sistemleri özelindeki yeteneklerimizin geliştirmeye ve mevcut projeleri yaygınlaştırmaya büyük önem veriyoruz.
9.Soru | Asya Pasifik ülkelerinin sistemlerinize olan ilgi alaka ve potansiyel ihtiyaçları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Asya Pasifik Bölgesi; soğuk savaş sonrası doğu batı blokları arasındaki stratejik satranç oyunun bir benzeri olarak özellikle dünya ticaretinin ve enerji hatlarının düğüm noktalarının başında yer alan süper güçlerin tartışmalı egemenlik alanları üzerindeki iddialarını sürdürdükleri bir alan. Bu durum bölgedeki tüm devletlerin yüksek askeri hazırlık durumunda olmalarını dikte etmekte.
Dolayısıyla barıştan itibaren erken ihbar imkanına sahip olabilmek için keşif gözetleme sistemleriyle mümkün olduğunca tam kaplama ile tanımlanmış hava, deniz ve sualtı resminin çıkarılması ve sürekliliğinin sağlanması, ilgili devletler için hayati önem taşıyor. Bu alanlar içinde en zor olanı sualtı gözetlemesi ve biz şirket olarak öncelikli olarak bu alana odaklı olarak bölgedeki ihtiyaçları değerlendiriyor ve iş geliştirme faaliyetleri yürütüyoruz.
Öte yandan barıştan itibaren etkin caydırıcılığı sağlamak için, özellikle kaynakları kısıtlı kıyı ve ada devletlerinin asimetrik silahlara sahip olması coğrafi şartların sunduğu bir zorunluk halini almış durumdadır. Bu kapsamda deniz mayınları; deniz doğasının rakibe sunduğu tespit zorlukları, düşman unsurları ve harekâtı üzerindeki engelleyici ve geciktirici etkisiyle deniz harbi için ilk akla gelen asimetrik silahların başında yer almaktadır. Bu kapsamda; MALAMAN akıllı deniz dip mayınımızın bölge devletleri için çok önemli bir ihtiyacı karşılayabilecek bir silah olduğunu düşünüyor ve çalışmalarımızı bu yönde yürütüyoruz.