İlk Temas:
Türkiye – İsrail arasındaki ilk temas, 1948 yılında İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesini takiben 28 Mart 1949 yılında Türkiye’nin İsrail’i tanımasıyla başlamıştır.
1960’lı yıllara yaklaşılırken Adnan Menderes yönetimindeki Türkiye, kamuoyunun verebileceği olumsuz tepkileri göze alamayarak gizli şekilde İsrail ile iş birliğini ileri taşımış, bu dönemde bir çok İsrail devlet adamı ülkemize gizli ziyaretler gerçekleştirmişlerdir. Bölgede müttefiki olarak ABD’ye yakın olması sebebiyle Türkiye olarak gören İsrail, bu görüşme, ziyaret ve anlaşmalara oldukça önem vermiştir. 1990’lı yıllara kadar ekonomik, siyasi ve kültürel alanda birçok anlaşma imzalanmıştır. İsrail ile görüşmelerin gizli yapılması bir adet halini almış, 1990’lı yıllara kadar görüşme ve anlaşmaların neredeyse tamamı kamuoyundan gizlenmiştir.
Askeri Eğitim ve İş Birliği Anlaşması (1996)
Bu yıla kadar Türkiye – İsrail arasındaki süregelen stratejik iş birliğinin askeri boyutunu güçlendirmek amacıyla, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir Tel Aviv’e gitmiştir. Türk siyaset çevreleri bu ziyaretle dış politika, ekonomi ve polis teşkilatları arasında iş birliği şeklinde geliştirilen bu ilişkilerin, İsrail’in Türkiye’deki bazı savunma sanayi ihalelerine katılmasıyla askeri içerik kazanması durumunu da beklemiştir.
Bu ziyaretle birlikte yıllar içinde oluşturulan, ABD’nin de destek verdiği stratejik iş birliğinin ikili askeri işbirliği mekanizmasının da tamamlanması amaçlanmıştır.
23 Şubat 1996 tarihinde Türkiye ile İsrail arasında “Askeri Eğitim ve İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. Türkiye anlaşmanın amacını bölgede istikrarı tekrar sağlamak ve bölge barışına katkıda bulunmak olarak açıklamıştır.
Tarihi anlaşma uyarınca; iki ülke arasında subay, personel değişimi, belirli okulların heyetlerinin karşılıklı ziyaretleri, Türk subaylarının İsrail Ordusu’nda, İsrailli subaylarında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde askeri eğitim görmeleri, iki ülke arası teknik düzeyde askeri bilgi alışverişi ve iş birliği, ortak tatbikatlar, her iki ülke silahlı kuvvetleri mensuplarının katılacağı spor müsabakaları, karşılıklı gemi ziyaretleri gerçekleştirilmesi karara bağlanmıştır.
(İsrail Hükümeti’nin Ankara ziyareti öncesi TSK askerleri karşılama merasimi hazırlığı.)
Ülkemizi o dönem bu anlaşmaya özendiren etkenlerin başında, Washington’la özellikle İsrail yanlısı Kongre’yle ilişkilerini güçlendirmek gelmektedir. Ama daha da önemlisi her zaman stratejik etkenler olmuştur. O dönemde PKK’ya verdiği destekten dolayı Suriye’ye olan kızgınlık, İsrail – Suriye görüşmelerinden Türkiye’nin kârını kollayan bir anlaşma
çıkmayacağı inancından dolayı insan hakları şartı koşmayacak bir ortakla askeri işbirliği yapma isteği olmuştur.
Ne Getirmiştir?:
Bu anlaşmanın imzalandığı yıllarda Türkiye ile İsrail’in askeri hedefleri örtüşsede aynı değildir. Türkiye’nin aklında Suriye ve PKK, İsrail’de ise daha fazla hava sahası ve İran gündemde olmuştur. İsrail’in bu düşünce ve isteği günümüzde de devam etmektedir.
Anlamı Nedir?:
Bu askeri anlaşma bir çok nedenden dolayı iki devlet için büyük önem arz etmiştir.
Sıralamak gerekirse,
• İsrail ile çoğunluğu İslam inancına mensup bir devlet arasında benzeri görülmemiş bir iş birliğine işaret etmektedir.
• Orta Doğu’nun askerî olarak en güçlü iki ülkesini ve en dinamik iki pazarını bir araya getirmiştir.
• İsrail’in bir diğer stratejik ortağı olan Ürdün ile de beraber daha geniş anlaşmalara yol açma fırsatı doğurmuştur.
• Anlaşma imzalandığında Arap devletleri ve İran’dan tepki çekmiş, Suriye ve İran’ın stratejik planlarını değiştirmeye itmiştir.
Bu anlaşma her şeyden önce bir iş birliği olmuştur. Bir ittifak değildir. İsrail ve Türkiye’nin birbirinin yardımına koşacağı anlamına gelmemektedir.
İşbirliğinin En Çok Sivrildiği Alanlar:
• İki ülkeye karşı yöneltilen tehditlerin değerlendirilmesi ve analiz edilmesi için yüksek seviyede çalışma grubu kurulması.
• İstihbarat toplanması ve paylaşılması için protokolün kurulması.
• Türkiye’ye Irak üzerinden sızan teröristleri engellemek amacıyla gerekli donanımın İsrail tarafından sağlanması.
• İki devletin hava ve deniz kuvvetlerinin eğitimi için ortak çalışmalar yapması.
Günümüz itibariyle Türk kamuoyunun İsrail basınına sızdıktan sonra haberdar olduğu anlaşma hâlâ bütün yönleriyle ortaya konmuş, açıklanmış değildir.
Türkiye – İsrail arasındaki ilişkiler 1949 yılı ile başlamakla beraber 2000’li yıllara kadar gizlilik içinde ve istikrarla büyümüştür. Bu büyümeler içinde hayati denebilecek Askeri Eğitim ve İş birliği Anlaşması, Savunma Sanayi İş Birliği Anlaşması (Bir sonraki yazıda bahsedilecektir.) imzalanmıştır. 2000 sonrasında dönemde bölge dominolarında değişiklikler yaşanmış, iki ülke arasında gerilime sebep olan münferit hadiseler yaşanmıştır.
2010 yılı Mavi Marmara saldırısı sonrası Türkiye, İsrail ile 2011 Eylül’ünde tüm askeri ilişkilerini askıya almıştır. Diplomatik ilişkiler ikinci katiplik seviyesine kadar gerilemiştir. Yakın dönemde İsrail olayla ilgili özür dilemiş ve tazminat ödemeyi kabul etmiştir. Özür Türkiye tarafından kabul görmüştür. Fakat kamuoyunun ve Türkiye’nin İsrail’e karşı soğuk tutumu günümüzde de devam etmektedir.
(Mavi Vatan Haritası.)
Sonuç ve Çıkarım:
Türkiye dönem dönem içinde bulunulan şartlara da bağlı olarak bir çok devletle anlaşmalar imzalamıştır. İsrail ile imzalan anlaşmalar askeri ve savunma sanayi dışında kültürel, ekonomik, ticari, eğitim ve birçok alanda da gerçekleşmiştir.
Ülkemizde iç siyaset dominoları devamlı değişiklik göstersede, dış işleri konusunda Türkiye ne gerekirse onu icra etmiş, kendi güvenliği ve haklarına öncelik tanımış, müdafaa etmiştir.
Türkiye İsrail ile yapılan ortak savunma sanayi projelerinden oldukça önemli tecrübeler ve kazanımlar elde etti.
Şu an Türk Kara Kuvvetlerinin asimetrik harp şartlarına en dayanıklı M-60T Sabra tank modernizasyonu, F-4E savaş uçak modernizasyonları, radar ve sensör teknolojileri, savunma sanayinde kullanılan stratejik metal işleme kabiliyetleri, tank savaş yönetim yazılımları, reaktif zırhlar gibi birçok konuda Türkiye önemli kazanımlar elde etti.
İsrail, günümüzde kârlı olabilecek, Mavi Vatan ve Doğu Akdeniz çıkarlarımıza hizmet edecek bir anlaşma ve uygun zemin sağlanması durumunda iyi bir stratejik ortak olma görevini alabilir.
İsrail’in eğilimlerini gözlemlediğimizde mutlak olarak NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip ve ABD müttefiği olan Türkiye’ye sıcak bakacaktır. Önemli olan ilk adımı kimin atacağıdır. İki ülke de özellikle kıta sahanlığı, MEB (Münhasır Ekonomik Bölge), Eastmed konusunda pek çok ortak çıkar elde edebilir. Doğu Akdeniz ve Mavi Vatanımızı ilgilendiren olası bir anlaşma durumunda, siyasi ve kamuoyundan doğabilecek baskıyı azaltmak adına, devletimizin görüşme süreci ve anlaşmayı belli bir süre gizli tutmasında fayda olacaktır.
Bir sonraki yazımızda “Türkiye – İsrail Savunma Sanayii İş Birliği Anlaşması (1996)” bahsedeceğim.
YAZAR
ABDULLAH TAHA YAĞIZ