ARES Tersanesi Genel Müdürü Özgün Utku Alanç ile tersanenin faaliyetleri, ULAQ SİDA, kontrol botlarının seri üretimi, şirketin ihracat çalışmaları, sivil alan için üretimleri hakkında konuştuk. Keyifli okumalar.
1.Soru | ARES Tersanesi üretimi botlar Türkiye ve dünyada başarıyla görev yapıyor. ARES Tersanesi; Sahil Güvenlik Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü için seri üretim Kontrol Botları üreterek; dünyada ilk kez bir deniz aracı üretiminde seri üretimi tercih etti. Deniz aracı üretiminde seri üretimi tercih etmenin avantajları nelerdir? Seri üretim olarak kastedilen otomotiv sektöründe olduğu gibi üretim bandı şeklinde mi? Bilgi verebilir misiniz?
Seri üretimin en büyük avantajını tekrarlanmayan maliyetlerin son kullanıcıya yansıtılmaması ve acil ihtiyaçların çok kısa süre içerisinde standartlaşmış yüksek kalitede ürünlerle karşılanması olarak tanımlayabiliriz. Bu avantajın yanında üretimde kalitenin devamlılığı, standart oluşturmadaki rahatlık, hız artışını sağlayacak yaratıcı çözümler bulma arayışı ve bu başlıkların sonraki projeleriniz için oluşturduğu veri tabanını en büyük avantajlar olarak niteleyebiliriz.
Seri üretimin mantığında değişmeyen konular gemi inşası içinde aynen geçerlidir. Çalışma alanının parselasyonu, ön imalat için ayrı bir alan tahsisi, modüller halinde üretim, modüllerin harici olarak devreye alma faaliyetlerinin yapılarak bot üzerine “tak-çalıştır”a hazır halde getirilmesi gibi birçok hususu Kontrol Botu Projesinde hayata geçirdik ve uygulama başarısına eriştik. Bu sayede rekor zamanda rekor sayıda botu Sahil Güvenlik Komutanlığımıza ve Emniyet Genel Müdürlüğümüze teslim edebiliyoruz. Bu konuyu tanımlamak gerekirse;son iki haftası kabul ve test faaliyetleri olmak üzere 8 haftada 6 adet botun teslimini paketler halinde başarı ile yerine getirmeye devam ediyoruz. Bu yıl içerisinde 39 adet bot teslim edilmiş olacak ve eş zamanlı olarak 12 adet bot ise üretim bandında olacaktır.
Seri üretimin bot üretim hızına ve maliyetlere katkısı nelerdir? Türk Kolluk Kuvvetlerinin siparişleri tamamlanınca; seri üretim botlar için ihracat çalışmalarınız bulunuyor mu?
Bu konu oldukça ilgi çeken bir konudur. Hâli hazırda üretimimiz devam ederken aynı botlar ile ilgilenen ve taleplerini ulaştıran dost ve müttefik ülke kolluk kuvvetleri mevcuttur. Milli Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayi Başkanlığı izinleri çerçevesinde ihracat potansiyeli tabi ki mevcuttur. Ancak öncelik kendi kolluk kuvvetlerimiz ve kullanıcılarımızdır.
Seri üretim konsepti, ULAQ SİDA üretiminde de tercih edilebilir mi?
Tabi ki. ULAQ’ın 2021 yılındaki ilk güdümlü mermi atışından itibaren hem devletimizin ilgili kademelerinin hem de kamuoyunun beklentisi bu yönde gelişti. Bizim altyapımızın her tür ana malzeme (çelik, alüminyum, kompozit) için seri üretime müsait olması ve bu kültürün ARES’e yerleşmiş olması ULAQ için de bu imkânı sağlamaktadır. Bu doğrultuda senede 50 adet insansız deniz aracının üretilmesi kapasitemiz dahilindedir.
2.Soru | ARES Tersanesi yetkilileri tarafından; bazı Avrupa ülkeleri de olmak üzere, dünyada ULAQ SİDA ihracatı için görüşmelerin devam ettiği bildirilmişti. Son durum hakkında bilgi verebilir misiniz?
Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Avrupa ülkelerinin de ispatlanmış ürün alma konusundaki beklentileri oldukça makuldür. ULAQ’ın ağır deniz şartlarında Silahlı Kuvvetlerimizin kontrolü altında kendisini ispatlamış olması ilgiyi doğal olarak üzerine çekmesine neden oldu. Bu ülkelerin temel ihtiyaçlarının tespiti ve ULAQ’ın bu ihtiyaçlara karşılık verecek donanımlar ile kendisini güncellemesi faaliyetleri devam etmektedir. Bu noktada sayısını rahatlıkla onlarca şeklinde ifade edebileceğimiz müttefik ülke için proje geliştirme çalışmalarımız sürüyor. Elbette her ülkenin tehdit ve güvenlik tanımlamaları, coğrafi deniz şartları, kritik sahil tesisleri farklılıklar gösteriyor. Bu nedenle de her ülke için operasyonel konsept çalışmalarının tabiri caizse sıfırdan birlikte hazırlanması gerekiyor. Dolayısıyla özellikle üretim öncesinde bu çalışmalar oldukça emek yoğun oluyor.
Üretim fazına geçtiğimiz noktadan itibaren zaten belirttiğimiz gibi ARES ve METEKSAN Savunma olarak seri bir şekilde insansız deniz araçları filosu oluşturabilecek kabiliyet ve kapasitedeyiz.
ULAQ SİDA Türkiye’de ve dünyada büyük çaplı silah taşıyan insansız deniz araçları konusunda öncü oldu. ULAQ versiyonlarının son durumu, Türk Deniz Kuvvetlerine teslimat hakkında bilgi verebilir misiniz?
ULAQ’ın su üstü harbi versiyonundan sonra üs liman savunma versiyonu geldi. En son Katar’da düzenlenen fuarda ULAQ’ın denizaltı savunma harbi versiyonu sergilenmişti. Bir sonraki versiyon ne olacak? Bilgi verebilir misiniz?
ULAQ yakaladığı başarı sonrasında hem Türkiye’de hem de dünyada ilgi odağı haline geldi. Bunun hemen akabinde Savunma Sanayi Başkanlığımız ile Su Üstü Harbi konseptinde bir ürün için sözleşme imzalandı. Halen bu ürünün imalatına devam edilmektedir. Bu ürünün modüler olarak denizaltı savunma harbi gibi farklı faydalı yükler ile teçhiz edilmesi çalışmalarımız da eş zamanlı olarak devam ediyor.
Evet, insansız liman savunma harbi botumuzu da ispatlanmış ürünler kategorisine eklemiş bulunuyoruz. Özellikle ihracat sahasında bu ürünü çok yakında operasyonda göreceğiz.
ULAQ’ın ilk tanıtımında Atmaca boyutunda gemisavar füzeler taşıyan ULAQ versiyonu gösterilmişti. Bu versiyon veya benzer versiyonlar üzerinde bir çalışma var mı? Yine kompozit gövde mi kullanılacak metal gövde mi?
ULAQ ailesini tanımlarken, lansman toplantısında da belirttiğimiz üzere, tek bir boyuta veya tek bir harp nevine bağlı kalmamak gerektiğini belirtmiştik. Bu sebeple, aslında konsept belirlenmesi faaliyetlerini Temel Harp Nevileri (Su Üstü Harbi, Hava Savunma Harbi, Deniz Altı Savunma Harbi, Asimetrik Harp) kapsamında değerlendirmek ve ULAQ çeşitliliğini bu başlıklar altında düşünmek daha doğru olacaktır. Her şeyin üzerinde olduğu bir platform yapmaya kalkışırsanız bir kısır döngü içerisine girme riski ile karşı karşıya kalacağınız kesindir.
Silah yükünüz arttıkça platformunuz büyüyecek, platformunuz büyüdükçe güç ihtiyacınız artacak, güç ihtiyacınız için daha büyük makine ve yakıt sarnıçlarına ihtiyaç duyulacak, bunun için de daha da büyük platforma ihtiyaç duyulacaktır. Bu sebeplerle optimum çözüm için coğrafi şartları ve harekat ihtiyaçlarını son kullanıcı ile tartışarak konfigürasyon oluşturmak en akılcı çözümdür. ATMACA ve ÇAKIR taşıyan versiyonlar bu yaklaşımla ortaya çıkmış ve konfigürasyonu oluşturulmuş versiyonlardır. Bu versiyonların ölçüleri bu esasa uygun belirlenmiş ve gövde malzemeleri kompozit veya alüminyum olarak değerlendirilmiştir.
ULAQ’ın ilk tanıtılan su üstü harbi versiyonu sadece füze kulesine sahipti. Katar’daki fuarda gösterilen versiyonda ise 12.7 mm silah kulesi de yer aldı. Bu değişimin sebebi nedir?
Görüşülen son kullanıcı adaylarının ULAQ versiyonlarından beklediği gerekliliklere göre konfigürasyon oluşturulmuştur. Özellikle kritik sahil tesisleri ve limanların korunması amaçlı kullanılacak bu insansız deniz araçlarının, daha hafif ve asimetrik tehditlere uygun müdahale kapasitesine sahip silahlarla donatılması makuldür. Öte yandan sahillere yakın mesafelerde görev alacak bu tür araçların füze sistemleriyle donatılması maliyet etkin olmadığı gibi operasyonel olarak da riskler içerdiğinden pek uygun değildir.
ULAQ’ın sivil amaçlı kullanım için versiyonları geliştirilecek mi?
Özellikle arama kurtarma botu ve yangın söndürme botu kabiliyetlerine sahip sivil savunma amaçlı ULAQ tasarımları oldukça dikkat çekmiş ve potansiyel pazar oluşmuştur. Maalesef önceki yıl yaşadığımız orman yangınlarının bu konuda nispi bir bilinç oluşturduğunu söyleyebilirim.
3.Soru | ARES Tersanesi dünyanın en hızlı ve en büyük kompozit gövdeli Açık Deniz Karakol OPV gemilerini inşa etmesiyle biliniyor. Dünyada üretilmiş benzer boyutlardaki OPV’lerde metal gövde tercih edilirken; ARES Tersanesi’nin kompozit gövde tercihindeki sebepler nelerdir? Kompozit gövdenin seyir, manevra kabiliyeti, hız, üretim, bakım olarak avantajları nelerdir?
Daha büyük boyutlu kompozit gövdeli OPV’leri ve farklı amaçlı askeri gemileri üretmeyi planlıyor musunuz?
Kompozit üretimi gerçek anlamda uzmanlık ve bu uzmanlığı sahaya yansıtabileceğiniz kuvvetli bir altyapıyı zorunlu kılmaktadır. Bu sebeple getireceği avantajları almak zorunda olduğunuz risklerle birlikte değerlendirerek bu kararın verilmesi gerekiyor. Çelik ve alüminyum üretimi yapan çok fazla tersane olduğunu ve bu yarışın içerisinde bulunmanın zorluklarını dünyadaki tüm üreticiler gibi ülkemiz üreticileri de bilmektedir. Kompozit ürünlerin hafiflik, dayanıklılık, bakım zamanı avantajları, gövde garantisi sürelerinin fazlalığı, doğru yapılması durumunda onarım prosedürlerinin kolaylığı gibi avantajları hem son kullanıcılarımızı hem de bizi bu rotada dümen tutmaya yönlendirdi. Bu sebeple teknolojiyi takip eden bir tersane olmak yerine teknolojiyi üreten bir tersane olmayı tercih ettik.
ARES Tersanesi’nde bu sektörde çok fazla göremeyeceğiniz büyüklüklerde iklimlendirilmiş alanlar, homojen ürüne ulaşabilmek için gerekli dozajlama üniteleri, geleneksel üretimlerin tersine kullanılan vakumlama cihazları ve çok farklı ebatlarda yine kendimiz tarafından üretilen dünyanın en büyük kalıpları bulunmaktadır. Bu aşamada üretim yöntemine ve kullanılacak hammaddeye son kullanıcının isteği ve en iyi-en sağlam ürüne ulaşmak için yapılan dizayn faaliyetleri sonucunda karar verilmektedir. Bahsettiğiniz ürünlerde bu şekilde ortaya çıkmıştır. 48 metre boyunda bir monohull botun tek parçada dökülmesi bu şekilde ortaya çıkmış bir sürecin sonucunda oluşmuştur.
Son kullanıcı açısından avantajların başında korozyon riskinin bulunmaması ve bakım kolaylığı gelmektedir. Rutin havuz ve küçük bakımları düzenli yapılan kompozit gemilerimize 20 yıla kadar gövde garantisi veriyoruz. Bu da kompozit ürünlerison kullanıcı gözünde değerli kılmakta ve tercih sebebi olmaktadır.
Deniz sistemlerinde kullanılan tahrik sistemleri, motorlar ve aktarma organları ithal ediliyor. Türkiye’de son zamanlarda kara araçları için ciddi dizel motor, transmisyon ve hibrit tahrik çalışmaları yapılıyor.
Yerli olarak geliştirilen, geliştirilmesi devam eden bu sistemleri ürünlerine entegre etmek, denemek için çalışmalar yapıyor musunuz veya yapmayı düşünüyor musunuz?
Çok doğru bir nokta olduğunu ve milli teknoloji gelişimi ile ilgilenen herkesin sorgulaması gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz. Sorunuzun cevabını mutlulukla “EVET” olarak verebiliriz. ULAQ SİDA projesinin SSB için üretilen versiyonunun ana tahrik ünitelerinin makineleri yerlidir. ULAQ projesinin hayalinde yatan inovatif yaklaşımın bu aşamada makine seçiminde de gösterildiğini çok yakın zaman içerisinde göreceğiz.
4.Soru | ARES Tersanesi ürün çeşitliliği ve ürün geliştirme süresi olarak çok yetenekli bir şirket. Müşterilerinizin özel taleplerine göre ve dünyada ortaya çıkan yeni ürünlere göre yeni ürünler geliştiriyor musunuz, geliştirecek misiniz?
ARES Tersanesi belirttiğiniz özellikleri sebebiyle henüz aynı konfigürasyondaki bir botunu başka bir kullanıcıya teslim etmiş değildir. Bunu bir dezavantaj veya eksiklik olarak görmediğimiz gibi son kullanıcılarımızı bu yöne doğru yönlendirme gayreti içerisinde oluyoruz. Zira aynı özelliklerdeki deniz araçlarının farklı coğrafyalarda, farklı güvenlik güçleri tarafından aynı usullerle kullanılmasını beklemek doğru bir yaklaşım değildir. Ür-Ge faaliyetlerinden önce İş-Ge faaliyetlerinde bu konuya oldukça fazla seviyede efor harcıyoruz ve muhatabımıza kendi coğrafi konumları, güç çarpanları, irtibatlı oldukları denizler, göller, iç sular, personel yapısı, komşu ülkeler ve tehdit gördükleri hususlar ile ilgili detaylı bir çalışma hazırlıyor ve çözüm planı sunuyoruz. Sonrasının çok daha hızlı ve karşılıklı iletişim ile geçtiğine defalarca şahit olduk. Yeni ürünlerin gelişimi bu çerçevede çok daha hızlı gerçekleşiyor ve amaca hizmet eden çözümler oluşuyor. Bu kadar fazla sayıda efektif çözümün kaynağının bu yöntem olduğunu söyleyebiliriz.
Diğer yandan ticari gemiler ve megayat üretimi bir diğer ilgi alanımızdır. Askeri gemilerin üretiminde boy sınırımızı genişletmek ve ticari gemi-megayat üretiminde pazarda büyük bir yer edinmek için yaptığımız son yatırım ile 90 metre boydaki ve 2000 ton deplasmana sahip gemi üretme kapasitesine erişmiş durumdayız. Bu tesisin kapasitesi halen Antalya ve Akdeniz’ deki en yüksek kapasitedir.
5.Soru | Türkiye ile savunma sanayi ilişkileri kuvvetli olan birçok ülke var. Hali hazırda ARES Tersanesi’nin ihracat yaptığı ülkeler haricinde Azerbaycan, Libya, Pakistan gibi ülkelerde ULAQ ve diğer ürünler özelinde görüşmeler var mıdır? Varsa bilgi verebilir misiniz?
ARES Tersanesi hem müstakil olarak hem de devletimizin kuruluşları vasıtasıyla bahsettiğiniz ülkelerde güçlü bir duruş sergilemektedir. Libya, Azerbaycan ve Pakistan’da devletimizin şemsiyesi altında devam eden önemli iş geliştirme faaliyetlerimiz mevcuttur. Diğer yandan Asya ülkelerindeki faaliyetlerimiz kapsamında kardeş ülke Bangladeş’in ihtiyaçlarının karşılanması ve teknoloji transferi maksatlı bir projemiz Milli Savunma Bakanlığı-ASFAT çatısı altında sonuca kavuşmak üzeredir.
6.Soru | Dünya’da ABD, Çin gibi birkaç ülke oldukça büyük boyutlu insansız deniz araçları geliştirmekte. ULAQ ya da başka bir proje kapsamında bu tip bir ürün geliştirilir mi?
Bildiğiniz üzere ABD, Çin’e karşı olan savaş gemisi sayısı eksikliğini tamamlamanın yolunu insansız deniz araçlarına finansman ayırıp, faydalı yükü fazla ve açık denizlerde görev yapabilecek yeteneklere sahip gemiler dizayn ve inşa ederek doldurmaya çalışmaktadır. Buradaki önemli husus bu araçların donanmaların ve hatta diğer kuvvetlerin unsurları ile koordineli çalışma yeteneğinin mevcut olmasıdır. Bu sebeple ABD farklı boyutlarda çok farklı faydalı yüklere sahip gemiler için çok sayıda program işletmektedir. Okyanuslarda ve açık denizlerde görev yapabilecek MUSV-LUSV ve bu araçların diğer suüstü-sualtı araçları ile koordineli çalışmasının denemeleri halen dünyanın birçok yerinde yapılmaktadır. Öyle ki Basra körfezinde bu tip faaliyetlerin denemeleri TF59 Görev Grubu Komutanlığı çatısı altında devam etmektedir.
Diğer yandan bu araçların ebatlarının görev ihtiyaçları kapsamında büyüme eğiliminde olduğu bilinmektedir. Bazı Avrupa ülkelerinin USV, UUV, UAV’lere aynı anda komuta edebilen insanlı ana gemiler inşasına başladıkları, bazı ülkelerin mevcut gemilerine bizim de daha önce çalışmasını tamamladığımız USV yerleşimi yaptığını, insansız ana gemilerin de skopta olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda ilerleme olacağı ve tüm bu altyapının ülkelerin kendi kullandıkları savaş yönetim sistemleri, milli yazılımlar ve kripto sistemleri ile uyumlu çalışması gerektiği aşikardır. Konuya bu minvalde yaklaşmak gerektiğini düşünüyoruz.
İnsansız platformların coğrafi konum ve muhasımın kabiliyetlerine bağlı olarak dizayn edilmesi gerektiği de dikkat edilmesi gereken başka bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyük ölçülere sahip ve fazla faydalı yükü olan bir insansız deniz aracı muhasım tarafından daha kolay hedef olarak alınabilecek ve sarf edilebilirlik avantajının yitirilmesine sebep olacaktır. Bu aşamada; “Çok sayıda sarf edilebilir büyük bir insansız araç filosu sahibi olmak mı avantajlı olacaktır?” yoksa “Az sayıda fazla faydalı yüke sahip güçlü insansız deniz araçlarına sahip olmak mı avantajlı olacaktır?” sorularına ülkemizin-ülkelerin bulundukları coğrafi konum, karşı ülkelerin deniz imkan kabiliyetleri, korunması zorunlu olan tesislerin sayısı ve önem dereceleri gibi konulara dikkat ederek karar vermesi gerekmektedir.
ULAQ ailesinin her senaryo ve her coğrafi konum için hazırlıklı olduğunu, MUSV ölçeği dahil çözümünün bulunduğunu ve talep durumunda inşa aşamasına kısa sürede geçirilebileceğini belirtmek isterim.
7.Soru | METEKSAN Savunma tarafından ULAQ SİDA’ya ADVENT savaş yönetim sistemi entegre edileceği ve böylece ULAQ’ın Türk Deniz Kuvvetleri envanterindeki diğer platformlarla birlikte görev yapabileceği açıklanmıştı. Proje süreci hakkında bilgi verebilir misiniz?
Devam eden projemiz olması sebebiyle gizlilik esasları çerçevesinde bu soruya sınırlı cevap verebiliyoruz. ULAQ ailesinin tüm ürünleri ADVENT veya herhangi bir savaş yönetim sistemi ile entegre ve tam uyumlu olması hedefi ile açık mimari altyapısı ile üretilmektedir. ULAQ SİDA projesi de bu kapsamda hazırlanmaktadır.
8.Soru | ULAQ tanıtımında aracın Türk Deniz Kuvvetlerine ait savaş gemilerinden suya bırakılıp görev yapabileceği gösterilmişti. Bu yönde bir çalışma veya deneme mevcut mu?
LHD Anadolu özelinde bir çalışma olacak mı?
Ağırlıklar ve gövde yapıları dikkate alındığında ULAQ ailesinin standart bir gemi vasıtasından hiçbir farkı yoktur. Yeterli açıklığı bulunan her gemiye matafora (Yan kaldırma-indirme vinçleri) kapasitelerinin arttırılarak ve takarya (metal-ahşap oturak ayakları) tadilatı yapılarak ULAQ entegrasyonu mümkündür. İki farklı tipte ULAQ ürününün MİLGEM Korvetlerine yerleşimi ile ilgili fiziksel tasarım ve elektronik altyapı çalışmaları yapılmış durumdadır.
TCG ANADOLU ise bu entegrasyonun en kolay yapılacağı platform olarak göze çarpmaktadır. Islak havuz ve büyük kreyn (vinç) kapasiteleri yerleşimin kolaylıkla yapılabileceğini göstermektedir. Yakın manevra ve yanaşma esnasında yapılacak faaliyetlerin kumandası için farklı usullerinin dizayn ve denemelerinin yapıldığını ve buna hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.
9.Soru | Dünyada ve Türkiye’de farklı sistemlerin, özellikle farklı insansız sistemlerin bir arada çalışması gündemde, bu yönde çalışmalar var.
ULAQ ile insansız hava araçlarının, sualtı araçlarının birlikte çalışabilmesi konusunda çalışmalar var mı, olacak mı?
7’nci sorunuza verdiğimiz cevapta da belirttiğimiz üzere kombine çalışma algoritması insansız araçlarının final amacı olarak görünmektedir. Bu kapsamda Hollanda ve Belçika’nın her üç tipteki insansız deniz aracını aynı gemiden işletme usulünü hedef alan dizaynı tamamladığını ve inşa faaliyetlerine devam ettiğini biliyoruz. Aynı konseptin ULAQ ailesi için de geçerli olabileceğini söyleyebiliriz. Zira insansız hava araçlarımız ile ULAQ aynı veri bağını ve kumanda yöntemlerini kullanmaktadır. Dolayısıyla röleleme, görev paylaşımı, hedefe angajman işaretlemeleri gibi birçok müşterek harekat faaliyeti halihazırda ULAQ’ın kabiliyetleri arasında yer almaktadır.
Su altı araçları ile ilgili ise veri alma ve transfer, platform üzerinde veri işleme gibi konularda çalışmalar devam etmektedir. Genel ihtiyacın tespit ve veri transferi olması esasına dayalı olarak su altı tespit sistemlerinin ULAQ’lar arasında uyumlu çalışması ve verinin iletimi gibi konular halen üzerinde çalıştığımız konular arasında yer almaktadır.
Karaya; asker, araç, insansız kara aracı taşıyabilecek insansız çıkarma gemisi çalışmaları var mı? Varsa yakın-orta vadede gündeminiz de mi?
Bu konsept için tamamladığımız bir dizayn mevcuttur. Buradaki temel konunun insansız bir platformdan başka bir insansız aracın kontrolü olduğunu belirtmek gerekir. Emniyetli ve güvenli bir komuta sistemi ile bu husus elbette mümkündür. Bu kapsamda yapılan çalışmalarda karaya çıkarılan aracın fiziksel emniyeti ve harekâtınızın başarılı olamaması durumunda muhasıma geçecek bilgi ve teknolojik altyapının da değerlendirilmesi gereken önemli bir konu olduğunu biliyoruz. Bu konuda saha ve bilgi desteğinin, daha önce de olduğu gibi, silahlı kuvvetlerimizdeki konu uzmanları tarafından sağlanması ve önceliklendirme yapılması faydalı olacaktır.
10. Soru: ULAQ Mavi Vatan’ın muhafızı olarak tanıtıldı. Bu isimlendirmenin hikayesini veya arkasında yatan anlamı açıklar mısınız?
ULAQ hem hikayesi, hem öz Türkçe ismi, hem de yarattığı pozitif hava sayesinde ülkemiz tarafından çok sevildi ve herkes tarafından kabul gördü. Bu kabulün değerinin bizim için paha biçilmez olduğunu belirtmek isteriz. İsimlendirme aşamasında da ULAQ ile ilgili her konuyu ARES ve METEKSAN olarak her yönüyle tartıştık ve alanında uzman insanların desteğine başvurduk. Mavi Vatan olgusu kavramdan öte ve ülke dış politikasına nüfuz edecek kadar kuvvetli bir argüman olarak ortaya çıktı ve denize ilgisi olmayan kişilerce dahi kabul gördü. Bunun kıymetini ve ilerleyen dönemde ülkemize katacağı değeri tecrübe edeceğimizi düşünüyoruz. Gelişmekte olan bu kavrama ULAQ’ın katkısını nasıl ve nerede konuşlanabileceğini düşündüğümüzde “Muhafız” kavramı kendiliğinden ortaya çıktı.
Türk Dil Kurumu’na göre Muhafız kelimesi, “Bir kalenin veya bir şehrin önemli yerlerini korumak, düzeni ve güvenliği sağlamakla görevli komutan” olarak tarif edilmektedir. Ülkemiz deniz sınırlarını gece-gündüz koruyan, 365 gün boyunca denizde bayrak gösteren ve uzak ülkelerde sancağımızı dalgalandırarak varlığımızı perçinleyen denizcilerimize saygı unsuru olarak “MAVİ VATAN’IN MUHAFIZI” mottosunu tercih ettik. ULAQ, öncelik EGE Denizi olmak üzere KARADENİZ ve AKDENİZ’de ihtiyaç olduğu sürece muhafızlık görevine devam edecektir.
11.Soru | Ukrayna-Rusya savaşından tüm orduların ve savunma sanayisinin çıkaracağı dersler bulunuyor. ARES Tersanesi ve tersanenin ürünleri açısından Ukrayna-Rusya Savaşı’ndan alınacak dersler nelerdir?
Alınacak derslerin başında Savunma Sanayi ve bağlı sektörlerin özgün ve mümkün olan en üst seviyede milli olması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Savaşın ilk zamanlarında karşılaşılan durum ve destek alınmadan yaşanılan sıkıntılar herkesin malumudur. Teknolojiyi takip etmek yerine üretmek bilinci her yönüyle tüm sektörler için gaye olmalıdır. Aksi takdirde kısa sürelerde bağımsızlık kaybı tehdidi boy göstermektedir. Dış kaynaklı desteklerin gelmesinden sonra bu istenmeyen savaşın nasıl seyrettiğine hep birlikte şahit olduk. Özellikle ABD tarafından verilen desteğin içeriği ve harp silah araç-gereçlerinin niteliği önümüzdeki dönemin harp konsepti hakkında ipuçları vermektedir (İnsansız hava ve deniz araçları, radarlar…).
Devamlılık ve istikrarlı teknolojik gelişim ile kaynak oluşturma konuları savunma sanayiinin, bağlı sektörlerin ve kurumların en önemli kazancı olacaktır. Bu sebeplerle bugüne kadar devam eden devlet desteğinin yanında devlet kurumlarımızın saha desteği bu alanda çaba gösteren-üretim yapan kurumlara ziyadesiyle faydalı olacaktır.